İktidar?
Para?
Kadın?
Hepsi ve daha fazlası?
Hepsinden olabildiğince çok miktarda?
Tek bir kadının aşkıyla yetinebilir mi erkek? Veya aç değilim açıkta değilim, buna da şükür diyebilir mi? İktidar hırsı zaten türümüzün genetiğinde var, cinsiyetsiz bir istem...
Hangi din ya da felsefe bunlardan vazgeçirebilir türümüzü? Birinden vazgeçse diğerine daha fazla sarılmıştır muhtemelen Ademoğlu...
Zaten kapitalizm dedikleri de insanın bu zaafı üzerine kurulu değil mi?
Vahşi hayvanlar yaşamlarını sürdürmelerine yetecek kadar avlanır, fazlasını bir köşeye ayırmaz ve bunun nedeni buzdolabını keşfedememiş olmaları ya da salak olmaları değil muhtemelen...
Yaşadığımız erkek egemen toplum yapısında hep daha fazlasını istemek kadar normal bir şey yok gibi görünüyor. Bu nedenle dünyayı, kendimizi, türümüzün diğer bireylerini yoketmekten bile çekinmiyoruz...
Giderek cinsiyetsizleşen iş dünyasına bir bakın, birinin kafasına basarak yukarı çıkmaktan kim çekinir? Kadın ve erkek rollerinin birbirine girdiği bu kulvarda erkekleri hırçınlaştıran belki de kadının pastaya ciddi anlamda ortak olması... Oysa evde çocuk bakıp kocasını beklese, az konuşup çok sevişse, arada dayak yediğinde bunu çok sorundan saymasa, ben bilmem beyim bilir tavrını yaşam felsefesi olarak benimsese vs vs... Bunlardan kaç erkek şikayetçi olurdu?
Toplumların ikiyüzlü törelerini itirazsız benimseyen ve canı pahasına savunan da sevgili hemcinslerim değil mi? Küfürlerimize bir bakın, birçok şeye bakış açımızı eleverir... Cinsellik sanki bir cezalandırma yöntemi gibidir argomuzda...
Peki biz ne istiyoruz? Kendimizden, etrafımızdan, hayattan, karşı cinsten? Aşık olup yelkenleri suya indirdiğimizde bile bu istemlerimizin ne kadarından vazgeçebiliyoruz?
İçimizdeki kaplanı ne kadar dizginleyebiliriz? Uzun soluklu ilişkilerdeki yorgunluğumuz bu kaplanı dizginlemenin güçlüğünden değil mi?
Hıncımızı gücümüz kime yetiyorsa ondan çıkarmıyor muyuz?
Bunları yazan ben bunların bilincinde olmama rağmen çok mu farklıyım? Zannetmiyorum