ben közü kardığımda sen gel,kurtlar değil...
ben çayı döktüğümde fincana sen ol yamacımda,kahrın değil...
yıldız kaydığında sen ol dileğim ölümüm değil...
bende atan sen ol,duran nabzım değil...
ihanetler kazınmış ağaç gövdelerine kalpler içinde,
diplerine taze sıcak kan dökülmüş henüz ayrılığımızdan akan,
dallarına hasret dadanmış biz açan ve gölgesinde bitap bir sevda ellerimizle yatırdığımız sonsuza...
ne balta keser bu hiçliği ne de yangınlar sarar,
öyle bir sonum ki bu,
ne nefes kafi ne de çürüttüğün bana dönüşün...