Gönderen Konu: İdeolojinin Pratiğe Dönüşü - Her Zaman İçin Zor Olmuştur!...  (Okunma sayısı 1146 defa)

yucel_beyoglu

  • Ziyaretçi
   İdeolojinin pratiğe dönüşü.
   Her zaman için zor olmuştur!...

   Fırsatçılıkla ele geçirilmiş iktidarın, halkın gerçekleriyle uyuşmasını beklemek, sermayeyi kasalarına akıtanlara – girişimci adı altındaki bütün sermayedarlara fırsat tanımaktan başka bir işe yaramamaktadır.
   Akılcılık üzerine realistler her zaman karmaşık sözler kullanmışlardır. Bundaki amaç aklın karışıklığını özetlemektir. Ama tam tersi siyasetteki gibi aklın karmaşıklığını durulaştırmak yerine daha bulanıklaştırmak olmuştur.
   Siyasette böyle bir düzlemde yer almaktadır. Örneklerle açıklamak gerekirse: 2001 yılındaki develüasyon halkın alım gücünü yarı yarıya düşürmüştür. Dolara bir gün önceden yatırım yapmış olanlarsa halkın yarı yarıya boşalan cebindeki parayı kendi ceplerine aktarmıştır.
   Bu dönemde Kemal Derviş’ten medet umulmuştur. O da halkı yatıştırmak, karışık piyasaların psikolojine tabiri caizse nabza göre şerbet vermek için “Ekonomi yavaş yavaş yoluna girecektir” vaatleriyle Türkiye’yi oyalamıştır.
   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /
   İdeolojinin pratiğe dönüşü.
   Her zaman için zor olmuştur!...

   Korkak bir insan kavgaya her zaman için girmekten korkar. Bunun altındaki sebepler çeşitlidir. Başta gelen neden dayak yemektir. Düello şartıyla karşı karşıya geldiğinde bütün varını yoğunu ortaya koyar. Olmayacak bir gücü dışarı çıkarır. Netice karşısındaki rakip kadar aynı zamanda kendisine bağlıdır.
   Yüzyıl savaşları, 1. ve 2.Dünya Harplerindeki yenilgiye düşmüş ve bu savaşın dışında kalmasına rağmen büyük zararlar görmüş bütün devletler çekingenliğin cezasını çekmişlerdir.
   Bu ceza çoğu zaman: kıyımlara, salgın hastalıklara yol açmıştır.
   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /
   İdeolojinin pratiğe dönüşü.
   Her zaman için zor olmuştur!...

   İsrail Siyonist hareketlerini gerçekleştirmek için öncelikle Amerikan'ın pis işlerini yürütmüştür. Arkasından Yahudi Lobisini Amerikan parlamentosunda önemli bir yere getirmeyi sağlamışlardır. Başta FBI ve CIA olmak üzere, Avrupa Uluslar arası Gizli (3.derece) İstihbarat Örgütleri arasına girmiştir.
   Yahudiler böylesine gıpta edilecek başarılar kolay etmemişlerdir. Kötü kişilerin bile övülecek yönleri vardır. Dünyada 4 dilin üzerinde konuşabilen – bu dillerin başında Amerikan ve İngiltere İngilizcesiyle / Rusça-Almanca-Fransızca bulunmaktadır. İsrail halkının %85 i ticaretli uğraşmakta olup, geri kalan %15’i tarımla uğraşmaktadır.
   İthalat ve ihracat girdi ve çıktıları dünya devletleri sıralamasında kendisine önemli bir yer sağlamaktadır.
   Prestij her şeydir. Topraklarının yüz ölçümü olarak böylesine az, nüfusunun ise 7 milyon civarında olmasına rağmen dünya sıralamasında ilk 10 devlet içerisinde yer almaktadır.
   Bu kıyaslamayı yapmaktaki amacım ülkemizi belli bir kıstasın içine sokmak değildir.
   Genç nüfus oranıyla çok rahat bir şekilde Türkiye İsraili ikiye katlamaktadır.
   Yalnız yapılmakta olan siyaset, yürütülmekte olan kalkınma planları, ne ekonomik şartları düzeltmeye, ne de ülkemizin refah seviyesinde bir artış sağlamasına olumlu yönde etki etmektedir.
   Şuanda dünya işsizler sıralamasında Afrika Ülkelerini dahil etmezsek. Çin’in ardından 4.sırada gelmekteyiz.
   Çin nüfusunun 1.5 milyarın üzerinde olduğu düşünülürse, durumun ne kadar vahim olduğu, yatırım ve istihdamı destekleyecek ulusalcı bir politikanın uygulanması gerektiği gayet iyi anlaşılacaktır.
              /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /   /
   İdeolojinin pratiğe dönüşü.
   Her zaman için zor olmuştur.

   Ama unutulmamalıdır ki: Halkın kurtuluşu yine halkın elinden olmuştur.
   Bütün devletler zamanla ya yıkılmaktadır. Ya da devlet yöntemlerinde bir takım değişiklikler olmaktadır.
   Bunlar hiçte kolay gerçekleşmemektedir.
   Doğumu andıran sancılı zamanlar yaşanır bu süreçlerde. Başta Küba’daki 26 Temmuz hareketiyle Batista rejiminin yıkılması, Arjantin’in Dünya Bankasına olan borcunu ödeyebilmek için halkın ayaklanışı, Brezilya’nin ithal ikameci sanayiyi destekleyerek şeker kamışından ürettiği ve geleceğin yakıtı olarak adlandırılan şeker kamışı suyu, bunların hepsi bu süreçlerin doğal seleksiyonlarından biridir.
   Ülkemiz içinse yakın zamanda böylesine olağan geçişler yaşanacağını beklemiyorum.
   Tam tersine bir –iç savaş çıkartabilmek için iktidar dış güçlerin oyuncağı olmuştur.
   İyiye gitmesini temenni etmek yerine elimizden geldiğince, dilimizin döndüğünce eğitimi, sağlığı, kamu gidelerini azaltıcı katkılarda bulunmamız gereklidir.
   Tasarruflarla bir çok ülke yatırım için sermeya biriktirmiştir.
   Türkiye içinde geleceğin kapısını açacak anahtarlardan birinin de TASARRUF tedbiri olacağını düşünüyorum. Bunu devletçe ve milletçe yaparak başarabiliriz.
   Bu uzun cümlelerle şunu anlatmak istedim.
   Savaş hiçbir zaman çözüm getirmemiştir.
   Ama halkın kurtuluşu için savaşması gerekiyorsa ve bunu da tarih yazacaksa sayfalarına onurlu bir mücadele diye not düşecektir.
   Dünyadaki felsefi akımlarda ve düşünce tarzlarında ideolojinin pratiği dönüşü
Her zaman için zor olmuştur.
   Buna rağmen hiçbir zaman hayat “geç kalmak” deyimini kabul etmemiştir.
   bir şeylerin düzelmesini beklemek yerine kendimiz düzeltmek için bir adım atmayı denersek çözümün bir parçası olacağımızı düşünüyorum.
   Saygılar…
   
   
« Son Düzenleme: Mart 18, 2008, 21:21:51 Gönderen: yucel_beyoglu »