Gönderen Konu: CEM KARACA  (Okunma sayısı 3017 defa)

Çevrimdışı guldal

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 19
  • Teşekkür: 0
CEM KARACA
« : Haziran 28, 2007, 11:26:02 »
HAYATI

5 Nisan 1945'te Dünya'ya geldi Cem Karaca.Ünleri yurt çapında yaygınlaşmış olan Toto-Mehmet Karaca çiftinin ilk çocuğuydu.Cem'in müzikle ilk tanışması annesinin teyzesi Rosa Felekyan'ın piyonosundan çıkan nağmeleri ve küçük Cem'e piyonada notaları öğretmesiyle olmuştur. Bu sıralarda, 50'lere girerken operet tarzı, Türk tiyatrosundaki en parlak devrini yaşamaktaydı. Artık ebeveynleriyle çok daha sık tiyatro salonlarına gider olan Cem'in kulislerde geçirdiği saatler, müziğe olan ilgisini giderek arttırıyordu.Cem karaca için bir dönüm noktası sayılan olay 14 yaşındayken İzmir'deki , ahbablarının yanına gittiği o yaz olmuştur. Suadiyeli Nesrin adlı bir kıza aşık olan Cem , kızı etkilemek için "Johnny Guitar" adlı şarkıyı söyler. Fakat Nesrin'den çok annesi Toto Karaca'yı etkiler. Oğlunun müziğe olan yatkınlığını keşfeden Toto hanım , oğlunun müziğe yönelmesinde baş rol oynar.

1961 senesinden sonra 1962'ye geldiğimizde Karaca'nın müzik hayatının başlatacak deneyimlerin gerçekleştiği günlerle karşılaşıyoruz. "Bir gün arkadaşlarla Beyoğlu Spor Klübü'ne çaya gittik. Muhabbet ederken orada şarkı söyleyen gençlerin farkına varan arkadaşım "Cem de söyler" diyerek beni ve beraberimdeki iki arkadaşı sahneye aldı" diyor Karaca. "Sonra da orada beraber şarkı söyledik." Bu tecrübeden şevk alan dörtlü "Neden beraber çalmıyoruzi bir grup kuralım!" dedi ve enstrüman arayışına girdiler.Karaca'ların evlerinde provalara başlayan grup günün popüler batı müziği parçalarından oluşan bir repertuar hazırladı. Provaları dinleyen İlham Gençer gruba desteğini esirgemedi. İlham gençer dönemin en ünlü ve en iyi müzisyenlerindendi ve dahası müzik dünyasında belirli bir forsu vardı.

Karaca ve arkadaşları, 1963'e doğru "Dinamitler" adı ile sahne almaya başlamışlardı. Çoğunlukla Elvis Presley ve dönemin diğer rock'n müzisyenlerine ait parçaları yorumlayan Dinamitler 1963'ün sonbaharında dağıldığını, Karacanın "Cem Karaca ve Bekledikleriniz" adlı yeni bir grup kurduğunu görüyoruz. "Bekledikleriniz" macerası bir iki ay sürmüştü çünkü Karaca, dönemin yıldızı yükseklerde seyreden bir başka ismin grubuna katılmıştı: Gökçen Kaynatan.

Gökçen Kaynatan'la olan beraberliği bittikten sonra müzikten kopmak istemeyen Karaca bir dönem tiyatroyla ilgilendi.Annesinin İstanbul Tiyatrosu'nda irili ufaklı roller alan Karaca, 1964'ün sonlarında bir kaç arkadaşıyla beraber bir başka rock'n roll/beat grubu daha kurdu: "Cem Karaca-Jaguarlar". Edindiğimiz bilgiler ve Karaca'nın söylediklerine göre Jaguarlar, "papağan gibi Elvis Presley taklidi yapan" bir gruptu.

Karaca, Jaguarlar'la 1965 senesi boyunca çalıştı ve tiyatro oyunlarında oynadı.Bu sıralarda ilk evliliğini de tiyatro sanatçısı Semra Özgür ile gerçekleştiren Karaca'nın askerlik vakti gelmişti.

Döndüğünde bir süre tiyatroyla uğraştıktan sonra 1967 senesinde Cem Karaca ve Apaşlar'ı kurdu. İlk büyük çıkışlarını Hürriyet Gazetesinin düzenlediği Altın mikrofon yarışmasında seslendirdikleri "Emrah" adlı parçayla yaptılar. Sözleri Aşık Emrah'a ait olan parçanın bestesi Cem Karaca'ya aitti. Askerlikte karşılaştığı Anadolu gerçeği yavaş yavaş fikirlerine ve düşüncelerine yansımaya başlamıştı.

Altın Mikrofon ile start alan profesyonel dönemin ilk plağı 1967 Haziran'ının başlarında piyasaya çıktı "Hudey". Pir Sultan Abdal'ın "Hudey" türküsünün rock'n roll-beat tarzındaki yorumunda adeta kükreyen bir Cem Karaca görüyoruz.Ağustos ayına doğru ikinci plaklarını da kaydettiler.Yeni plağın adı "Emrah" tı. Bu plakta Karaca'nın sesine daha hakim olduğunu hissedebiliyoruz. 1967 Kasım'ının sonlarında Sayan'a yapmakla mükellef oldukları üçüncü plaklarını kaydettiler: "Ümit Tarlaları".

1968 yılının Ağustos ayında yine Türkofon imzalı üç 45'liğin daha piyasaya çıktığını görüyoruz: "Emrah 1979", "Resimdeki Gözyaşları", "Tears". Cem Karaca-Apaşlar'ın bu "dönüş" 45'liklerinin en büyük özelliklerinden biri, stereo teknolojisi ile kaydedilmiş olmalarıydı.Türkiye'deki pikaplar mono iken ve plak fabrikalarında streo kalıp bulunmazken yapılan ve stereo sistemlerin ithaliyle gerçeklerştirilen bu olayın stereo ses sisteminin ülkede yaygınlaşmasında büyük etkisi olmuştur.

Artık bir yerden sonra grup Karaca ve Soyarslan için dar gelmeye başlamıştı. Tüm bu gerilimler, Konya Ereğlisinde bağları koparttı. Bağlar kopmuştu kopmasına ama grubun daha yeni imzalamış olduğu mukaveleler vardı ve bu sözleşmeler Cem Karaca-Apaşlar'ı hem konser hem plak etkinlikleri açısından 31 Ocak 1970'e dek birlikte olmaya zorluyordu.

Bu sıralarda Eylül ayının üçüncü haftası gelmiş veTürkofon firması arka arkaya "Ayrılık Günümüz" ve "Zeyno" 45'liklerni çıkartmıştı.

1970 yılına gelindiğinde Karaca'nın Apaşlar'la birlikteliği tam anlamıyla kopmuştu.Cem Karaca basçı Seyhan Karabay'la birlikte Kardaşlar grubunu kurdu.Artık kendisininde yaratıcılarından biri olduğu "Anadolu Rock" adlı müzik türü belirgin bir biçimde ön plana çıktı. Cem Karaca ve Kardaşlar bu dönem önemli bir çizgiyi sembolize ettiler. Toplumcu kimliği belirgin bir biçimde önplana çıkmaya başladı. Fakat Kardaşlar hemen başarıyı yakalayamadı. Büyük bir bocalama dönemi geçirdiler. Guptaki en önemli problemlerden biri ekipman sorunuydu. Grup son derece yetersiz ekipmanlarla çalışmak zorunda kalıyordu. Bu problemin çözümü için Cem Karaca'yı Almanya'ya gönderme kararı aldılar. 1970 Ağustos'u geldiğinde Cem Karaca İtanbul'a elinde bantlar ve bir dolu ekipmala döndü.

Karaca'nın İstanbul'a dönmesiyle birlikte Almanya'da yapılan parçalardan oluşan dört adet 45'lik Eylül'ün son haftasından itibaren Türküola'dan yayınlandı. Bu 45'likler sırayla "Emmioğlu", "Kendim Ettim Kendim Buldum", "Adsız" ve "Muhtar" dı.

Plakların satışı sürerken Cem Karaca-Kardaşlar kendi kayıtlarını tamamladılar ve ilk plakları "Dadaloğlu" nu 1970 Kasım'ının son günlerinde piyasaya sürdüler. Plak büyük bir başarı yakaladı ve 1971 yılının Ocak'ında günün plak listesini tutan dergilerinde bir numara oldu!

Dadaloğlu'nun getirdiği başarı, gruba mali güç ve moral sağlamıştı. Konserlerde de büyük ilgi gören grup palk şirketleriyle yaptıkları anlaşma gereği yeni albümlerini Almanya'da doldurma kararı aldılar.Almanya'da kayıtları yapılan 45'likler ise şunlardı: "Oy Gülüm Oy", "Tatlı dillim", "Kara Yılan", "Acı Doktor"

Bahar aylarında çıkan 45'liklerin listelerdeki midyadlarını doldurmalarıyla beraber sonbahara doğru yeni bir 45'liğin hazırlığını yapmaya başladılar ve Cem karaca kardaşlar 45'liği daha Kasım 1971'de piyasaya çıktı: "Mehmed'e Ağıt"

1972 yılında ise son 45'likleri "Akoros Deresi" ni dolduruyorlardı. Cem Karaca, müzikal olarak devamlı bir arayış içindeydi. Müzik açısından Kardaşlar kendi arayışlarına yanıt vermekte geride kalmaya başlamıştı. Gençlik hareketlerinin hızla büyüdüğü bu dönemde , toplumsal değer yargıları hızla değişmekte ve yeni özgürlük talepleri aktif bir siyasi mücadeleyle hızla bütünleşmekteydi.Müzik artık güzel sanat olmaktan çıkıp , farklı bir görev üstlenmişti. Bir süre sonra Cem Karaca ve Kardaşlar bir tıkanmanın eşiğine geldiler. Cem bir revizyonun iyi olacağını düşünerek 1972'de gruptan ayrıldı.

O zamanlar Moğollarda solist olarak denenen Ersen'le yer değiştirerek dönemin efsanevi grubu Moğollar'a geçti. Ersen üzgün bir şekilde Moğollardan ayrılınca 30 Eylül 1972 Cumartesi günü Cem Karaca Moğollar kurulmuş oldu. Müzik dünyasındaki bu ilginç değiş tokuş kamuoyunda uzun süre yer buldu.

Karaca'nın Moğollar'la birleşmesiyle birlikte Moğollar da sesörgülerinde bir yenilenmeye gittiler ve ipiçlarını Ersen'in "Sor Kendine" plağında verdikleri sesörgülerini Cem Karaca Moğollar adıyla Şubat 1973'te çıkan ilk plak olan "Öbür Dünya" da gösterdiler. Ardından da Temmuz 73'te ikinci plakları "Gel Gel" i çıkarttılar.

60!ların sonlarından beri sol politikalara gittikçe daha da bağlanan ve Kardaşlar'da bu tavrını ilerleten karaca, Moğollar dönemine doğru sosyolizm ve uzantıları hakkında daha ciddi araştırmalara başlamış "köylü sosyolizmi" ni benimsemiş ve "sanat halk içindir" savına tümüyle bağlanmıştı.

Bu değişim sürecinde hey derhisi tarafından "Pop müziğin namusunu yine Cem Karaca kurtardı" ibaresi ile övülen son Cem Karaca-Moğollar plağı "Namus Belası" , 1974 Ocak'ının son günlerinde piyasaya çıktı. Listelerde ilk haftalardan itibaren çok hızlı bir şekilde yükselen plak, kaçınılmaz olarak bir numaraya yerleşti.

"Namus Belası" nın ülkede bomba gibi patladığı günlerde mart ayı başlarında grubun kazanmış olduğu büyük başarıya rağmen Cahit Berkay Moğollar'a uluslararsı bir kimlik kazandırmak için Fransa'ya gitme kararı aldı.Dolayısıyla Türkiye'deki Moğollar'ı dağıtarak Cem Karaca-Moğollar dönemine son vermiş oldu.

Cem Taner Öngür'ü de yanı alıp gruptan ayrıldı ve 1974 Nisan'ının ortasında Türk Rock tarihinin (belki de) en önemli süpergrubu Dervişan'ı kurdu. Dervişan'la birlikte Cem Karaca en radikal dönemini yaşamaya başlıyordu. Çalışmalarının neredeyse hepsinde dolaylı yoldan veya doğrudan bozuk düzene eleştirleri bulunuyordu. Politik baskının dorukta olduğu bu yıllar , dinleyenlerini bozuk düzene karşı bir kavgaya davet edip durdu. Bu dönem içinde değindiğim politik çizgiyi sürdüren başka müzisyenler olmasına rağmen , içlerinde müzikal açıdan en büyük misyonu Cem Karaca üstleniyordu.

Dervişan ilk çalışmalarını sürdürürken Mayıs ayında Cem Karaca'nın ikinci uzunçaları "Cem Karaca'nın Apaşlar, Kardaşlar, Moğollar ve Ferdy Klein Orkestrası'na teşekkürleriyle..." piyasaya çıktı. Plak, piyasaya verildikten kısa bir süre sonra Edip Akbayram ve Erkin Koray'ın kendi adlarıyla çıkan ilk albümlerinin aşıp bir numaraya oturdu. Bu esnada ilk konserlerinin vermeye başlayan Dervişan'da bazı huzursuzluklar belirmeye başlamıştı. Erol Büyükgönenç grupta hiç bir şeyin kararlaştırılan ilkeler doğrultusunda yürümediği düşüncesiyle gruptan ayrıldı.

Büyükgönenç'in ayrılmasından sonra Dervişan, adaptasyon açısından ilk önce biraz sıkıntıya düştü. Ancak kısa zamanda yaptıkları sıkı çalışmalar sonucunda Anadolu Rock mevzuunda çok hızlı ilerlediler ve bunun ilk meyvesinin de Haziran ayının sonunda piyasaya çıkan "Beyaz Atlı" 45'liğinde verdiler.

Derken 1975 Ocak'ının başında stüdyo çalışmaları tamamlandı ve Cem Karaca-Dervişan yeni bir Anadolu turnesine çıktığında, Şubat 1975'te az önce bahsetmiş olduğumuz değişim sürecinin ilk olgun meyvesi olan "Tamirci Çırağı", son derece şık bir kapak tasarımıyla piyasaya çıktı.

"Tamirci Çırağı", Cem Karaca'nın belli bir süredir çok su yüzüne çıkartmadan yürüttüğü sol söylemin ilk kez derin bir vurguyla plağa yansımış haliydi.

Cem Karaca-Dervişan artık gündemdeki toluluktu ve ülkenin durumuyla doğru orantılı şekilde daha da politize oluyordu. Bir diğer deyişle kendi bulundukları kampın sorumluluklarını daha fazla üstlerinde hissediyor ve karşı tarafa daha fazla şarj oluyordulardı.

İşte böyle bir ortamda grupta ardarda iki önemli kopuş oldu. Oğuz Durukan ve Uğur Dikmen ardarda gruptan ayrılma kararı aldılar.

Grubun dağılmasını istemeyen Karaca Haziran ayının sonlarına doğru Dervişan'ı yeniden şekillendirdi. Ayrılma ve katılım süreci bir süre devam ettikten sonra nihayetinde tekrar sağlam bir kadroyla Dervişan kaldığı yerden müzik hayatına devam ediyordu. Yeni kadroda Taner Öngür, Kılıç Danışman , Murat Töz ve Hüseyin Sultanoğlu vardı.

Eylül ayında üçüncü Cem Karaca uzunçaları Yavuz Plak etiketiyle piyasaya çıktı : "Nem Kaldı?"

"Nem Kaldı" albümü piyasaya çıktıktan sonra stüdyoya giren grup yeni 45'likleri "Mutlaka Yavrum" u kaydetiler. Kasım 1975'te piyasaya sürülen bu plak Cem Karaca'nın bütünüyle mesaj müziğine yöneldiğinin ilk belgesiydi.

Grup, yeniden provalara ve hemen arkasından konserlere başladı.Yine turneler, buluşmalar... Her geçen gün yoğunlaşan politik havanın en radikal tavırlı oluşumu olarak Cem Karaca-Dervişan Edip Akbayram Dostlar ve Timur Selçuk'u sollamak üzere toplumla birlikte yükselen bir tansiyonu temsil eder hale gelmişti.

1976'nın Nisan'ında grup stüdyoya girdi ve üç parça kaydetti. Bu üç parçadan ikisi yine Nisan ayı sonlarına doğru Cem Karaca Dervişan'ın yeni plağı olarak piyasaya çıktı: "Beni Siz Delirttiniz." 1976 sonbaharında Karaca, yeni bir long play hazırlığının haberini verdi. Dinleyiciler albümü merakla beklerken Aralık ayının başında Cem Karaca'yı hayrete düşüren bir gelişme oldu: Yavuz Plak, kendisinden izin almadan yeni çıkarağı LP için sakladığı ve LP'e adını vermeyi düşündüğü "Parka" yı 45'lik formatında piyasaya sürmüştü. Özensizce hazırlanmış plak kapağından düşük kaliteli baskıya kadar biraz alelacele yapılmış bir para operasyonu intibası veren 45'likte, parçanın hangi gruplarla yapılmış olduğu da yazmıyordu.

"Parka" albümünün çıkmasından sonra grup yepyeni bir albüm için tekrar çalışmalara başladı. Müzik için ne kadar çalışsalarda konserler artık konserlikten çıkmış, sosyo-politik olarak kendini tatmin ortamı haline gelmişti.

Mayıs ayında Ünol Büyükgönenç'in CHP için hazırladığı "Yeni bir Türkiye" 45'liğinde yer aldı Dervişan. Yine Mayıs'ın sonlarında, sekiz aylık bir çalışmanın ürünü olan ve Erkin Koray'ın "Elektronik Türküler" albümüyle beraber Türk Rock'ının en tepesine yerleşen "Yoksulluk Kader Olamaz" uzunçaları yayımlandı.

Mayıs sonlarında çıkan albüm, kısa süre içinde listelerde zirveye yarışmaya başladı ve grup yine konserlere devam etti. Haziran ayının sonlarına doğru bambaşka bir Cem Karaca-Dervişan plağı daha piyasaya çıktı: "Mor Perşembe" 45'liği.

Daha sonraları enternasyonel bir devrim marşı niteliği kazanacak olan "1 mayıs" adlı plak, 1977 Aralık'ın son haftasında piyasaya çıktı.Nitekim yayınlanmasından birkaç hafta sonra Cem Karaca ve Sarper özsan hakkında dava açıldı ve plak toplatıldı. Dava haberi gelmeden çok kısa bir süre öncede 1978 Ocak'ının ortalarında yaptıkları işin politik açıdan çığrından çıktığını düşünen Sefa Ulaştır ve Uğur Dikmen, Dervişan'dan ayrıldılar. "Ayrılığımız siyasi sebeplerle değil" diyordu Karaca ama durum aslında çoğunlukla politik anlaşmazlıktan çıkmıştı. Böylece "1 Mayıs", Cem Karaca-Dervişan'ın son plağı olmuştu.

Dervişan'dan sonra kısa bir süre Edirdahan'la çalıştı. "Cem Karaca "devrimci müzik" yaklaşımını Edirdahan konserlerinde de devam ettirdi. Politik çizgisini Dervişan'da bıraktığı yerden devam ettiren Edirdahan'la konserlerde devam ettiren Karaca, kayıtlarına ilkbaharda girmeyi planladığı albüm içinse daha değişik şeyler düşünüyordu. Sonunda Cem Karaca-Edirdahan işbirliğinin ilk yapıtı "Safinaz" adlı uzun çalar piyasaya sürüldü. Safinaz 18 dakikalık bir rock opera denemesiydi. Dar anlamda bakıldığında ilk Türk rock operası değildi. Barış Manço'nun ilk studyo albümü "2023" te yer alan "Baykoca Destastanı" da benzer bir yapıya sahipti.

1978'in sonbaharını yine konserlerle değerlendirdi Karaca. Bu sıralarda da grupta bazı çatlamalar meydana gelmişti. Grup içi anlaşmazlıklara dönemin huzursuz ortamı yüzünden iyice yoğunlaşan gerginlikler de eklenince Edirdahan tam anlamıyla olmasa da dağıldı. Böyle diyoruz çünkü Karaca'nın konserlerinde kendisine eşlik etmeyi kabul etmişler ama aynı çatı altında grup olarak çalışma sürecine de son vermişlerdi.

Cem Karaca 1979 yılında işlerinden dolayı Almanya'ya gitti. Bu dönemde Türkiye'de büyük siyasal çalkantılar yaşanıyordu. Ülkede bir kaos vardı. Hemen hergün adam öldürülüyordu. Halk bir kutuplaşma dönemine girmişti.Bunun üzerine 12 Eylül 1980 sabah saat 4'de ordu yönetime el koydu. Ülkede insan avı başlamıştı. Sağcısı solcusu olaylara karışan herkes yakalanıyordu. Cem Karaca Almanya'dan ülkede olan gelişmeleri kaygıyla izliyordu. Bu arada Almanya'da katıldığı 1 Mayıs töreninde ülke yönetimine karşı sarf ettiği sözler nedeniyle hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarıldı. Yapılan "geri dön" çağırılarına rağmen yurda dönmedi. Hatta babasının cenazesine bile katılamadı. Bu süreç içinde kendisiyle aynı davada yargılanan Selda Bağcan ve Melike Demirağ ile arasında kırgınlık yaşadı. Hatta anneside babasının cenazesine gelmedi diye oğluna tavır aldı. Ve sonunda vatandışlıktan çıkarıldı. Bütün bunlar olurken Cem Karaca Almaya'da sessiz bir bekleyiş içerisindeydi.

1987'de dönemin Başbakanı Turgut Özal'ın girişimleriyle yurda döndü. Dönüşü çeşitli spekülasyonlara sebep oldu. Politik çizgisindeki yumuşama ve bazı önemli değişimler bazı kesimlerin Karaca'ya bakış açısını değiştirdi. Fakat bunlara aldırmayan Karaca müzik hayatını sürdürdü. Artık bugün Türkiye'de farklı bir ortam yaşanıyor.Bu baskı ve sömürünün olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece düzenin görünümü değiştiği söylenebilir.Ancak Cem Karaca'nın 70'li yıllardaki radikal tutumundan uzak olduğu bir gerçek. Tüm bunlara rağmen Cem Karaca'nın Türk Rock tarihinde çok önemli bir kilometre taşı olduğunu gözardı edemeyiz. Bir çok parçasının uzun yıllara rağmen hala ilgi görmesi O'nun büyük bir sanatçı olduğunun en büyük kanıtı.


ŞARKILARI

  1 Mayıs 
  33 Kurşun     
  68'linin türküsü   
  Acı Doktor     
  Adiloş Bebe   
  Adsız   
  Akşam Erken İner Mapushaneye   
  Allah Yar 
  Almancılar 
  Askaros Deresi     
  Asri Gurbet   
  Ay Karanlık   
  Ayrılık Günümüz   
  Baba   
  Balacan   
  Bang Bang   
  Barış Dikeni   
  Barışı Bizden Sorarlar   
  Bedava Yaşıyoruz   
  Beim Kaffee     
  Bekle Beni   
  Beni Siz Delirttiniz   
  Beyaz Atlı   
  Bidanem 
  Bindik Bir Alamete   
  Bir Mirasyediye Ağıt   
  Bir Of Çeksem   
  Bir Öğretmene Ağıt   
  Bu Biçim   
  Bu Son Olsun     
  Canım Benim     
  Ceviz Ağacı     
  Çarkı Felek     
  Çok Yorgunum   
  Dadaloğlu   
  Delikanlı Sevdası   
  Demedim Mi?   
  Deniz Üstü Köpürür   
  Deşer De Geçer   
  Dönen Dönsün     
  Dur Be Yeter 
  Durduramıyacaklar Halkın Coşkun Akan Selini   
  Edalı Gelin   
  El Çek Tabib     
  Emmioğlu   
  Emrah   
  Emrah 1970   
  Erenler   
  Es Kamen Menschen An   
  Felek Beni 
  Gecenin Karasını   
  Gel Gel 
  Giden 
  Hasan Kalesi   
  Hasret   
  Hayvan Terli 
  Hep Kahır   
  Herkes Gibisin 
  Hikaye 
  Hoşgeldin Kadınım
  Hudey Hudey   
  Islak Islak   
  İhtarname 
  İhtiyar Oldum 
  İstanbul'u dinliyorum 
  İster Frengistan'da ol ister içerde   
  İşçi Marşı 
  İşte Geldik Gidiyoruz 
  Kahya Yahya   
  Kalender   
  Kara Bahtım   
  Kara Sevda   
  Kara Üzüm   
  Kara Yılan   
  Karabağ 
  Karacoğlan   
  Karadut   
  Karam   
  Kavga   
  Kazak Abdal 
  Kendim Ettim Kendim Buldum     
  Kerem Gibi
  Kerkük Zindanı 
  Kirlenmiş Çığlık   
  Lümüne 
  Maden Ocağının Dibinde 
  Mehmet'e ağıt   
  Mein Deutscher Freund   
  Money Money
  Mor Perşembe   
  Muhtar 
  Mutlaka Yavrum   
  Namus Belası   
  Nem Alacak Felek Benim?   
  Nem Kaldı?     
  Nerdesin?
  Niksar   
  Niyazi   
  Niyazi Köfteler   
  Nöbetçinin Türküsü
  O Leyli   
  Obur Dünya 
  Oğluma 
  Oh Be 
  Orient Express 
  Oy Babo 
  Oy Bana Bana 
  Oy Gülüm Oy
  Ölüm 
  Ömrüm   
  Parka 
  Peynir Gemisi 
  Raptiye Rap Rap   
  Resimdeki Gözyaşları   
  Safinaz   
  Sahibi Geldi 
  Sakın Dönme 
  Sakın Reddetme     
  Schnüffler   
  Sen De Başını Alıp Gitme   
  Sen Duymadın 
  Sen Seni Bil 
  Sevda Kuşun Kanadında   
  Sevdan Beni   
  Shakin' all over   
  Suskunluk 
  Suya Giden Allı Gelin   
  Şah Mat Mı, Padişah Mı?   
  Şeyh Bedrettin Destanı     
  Tamirci Çırağı   
  Tatlı Dillim   
  Total Geschlaucht   
  Töre   
  Unut Beni
  Unutamadığım
  Ülkem Benim 
  Üryan Geldim   
  Üzüm Kaldı 
  Vay Gurban   
  Was Sagst Du   
  Yarım Porsiyon Aydınlık 
  Yiğitler   
  Yiyin Efendiler 
  Yoksulluk Kader Olamaz   
  Yolumuz Gurbete Düştü 
  Zeyno 
« Son Düzenleme: Haziran 28, 2007, 11:28:22 Gönderen: guldal »

Çevrimdışı Onur

  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 48
  • Teşekkür: 6
Ynt: CEM KARACA
« Yanıtla #1 : Haziran 29, 2007, 10:23:11 »
 Başlı başına acayip ,kendine has bir tarz yaratıp bunu kabul ettirebilen gerçek bir sanatçı... Her ne kadar şarkılarını ben çok sevmesemde , sanatçı kişiliğine hiçbirşey denilemez...  :)

Çevrimdışı major

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 19
  • Teşekkür: 13
Ynt: CEM KARACA
« Yanıtla #2 : Temmuz 01, 2007, 13:29:00 »
turkıyede önce farklı tarz pop muzıkle başladı ilk oldu.. ve rock muzıgın yaratıcıları arsına gırdı
kesınlıkle muzık tarıhımızde yeri doldurulamayan sanatcı

Çevrimdışı nur

  • Daimi Uye
  • *****
  • İleti: 264
  • Teşekkür: 7
Ynt: CEM KARACA
« Yanıtla #3 : Temmuz 21, 2007, 12:54:48 »
rock tarzıyla herkese kendini kabul ettiren gerçek bir sanatcıydı.şarkıları güzel olduğu kadar anlamlı .
rahmetle anıyoruz
Aşkın tarifini sordum uşan kuşlara
Dediler göç,
Dediler yanmaktır yaklaştıkça...

Çevrimdışı sonnefesxxx

  • Aktif Uye
  • ***
  • İleti: 84
  • Teşekkür: 6
  • :):):):)
Ynt: CEM KARACA
« Yanıtla #4 : Ağustos 28, 2007, 00:31:32 »
işçisin sen işçi kal
FIRAT DEMİREL

Çevrimdışı epica

  • Okuyucu
  • *
  • İleti: 6
  • Teşekkür: 0
Ynt: CEM KARACA
« Yanıtla #5 : Kasım 08, 2007, 14:02:26 »
her şarkısında kendimden bi parça buluorum öle bişi ki bu ses tonunda ne varsa farklı hissediorum her dinlediğimde

seni sevioruz rahmetle anıoruz :uzg