birkaç cümleyle belki birkaç şiir yazılabilir,
belki olmayan mevsimlere bile varılabilir sözcüklerle,
peki yalnızlığını nasıl? kaldıracaksın ortadan,
kendine küfür edip, hesapsız hayatının fişini kendine keserek mi?
işte adam böyle diyerek pencerenin önündeki,
yan yana duran iki küçük saksıya baktı, sonra
pencereden odasına süzen güneşin ışık huzmelerine,
sonra yavaşça oturdu,
karşısında beyaz bir duvar,
öylesine beyaz ki; içinde bir lojman griliğinin,,,
her bir köşesinde ömrünün izleri vardı sanki,
sonra kapının koluna baktı,
elini kaç kere götürmüştü, dışarı çıkmak için,
ve dışardaki tokmağı kaçkere çevirmişti, içeri girmek için,,
"ah ulan ah" dedi, masanın yanındaki "Kanada" viskisinden
bir yudum aldı sonrasında,
"hiçbirşeyi doğru yapamadık" dedi,
"ama hiçbirşeyi",
"hayatımdaki bütün herşeyi sonrasında kaybetmek için kazanacağımı
bilseydim, şu hayatı hiç yaşamak istemezdim" dedi,
sonra sigarasından bir efkarlık çekiş aldı,
yasaktı, sigara, yasaktı içki,
bekliyordu azrailin kucağındaki ölümü,
sonra emanet etti canını,
tanrıya ödünç olan yaşamını,
ışık vuruyordu yine içeriye,
saksıklar yine pencerenin önündeydi,
dünya yine "rutin" şekilde dönüyordu,
trafik yine sıkışıktı ana yolda,
değişen hiçbirşey yoktu kalanlarda...
geçen zamanın dışında....
[/font]