Gönderen Konu: Ölümün Yalancı Ayrılığı  (Okunma sayısı 1197 defa)

Çevrimdışı yucel_beyoglu

  • KıdemLi Uye
  • ****
  • İleti: 136
  • Teşekkür: 5
    • Y.Arslan Çınar Yazıyor...
Ölümün Yalancı Ayrılığı
« : Nisan 07, 2009, 23:17:45 »
Beni eyleyemez perdelenmiş gerçekler,
Görürüm işçileri,
Bir duvar dibinde çalışırken,
Yahut zorlu bir işte ter dökerken.
Ya harç karıyordur kaba bir duvara sürmek için,
Ya da mala,

Beni susturamaz ölümün yalancı ayrılığı,
Sevda düğümleyemez yollarımı,
Elbet aşılacak zorlu yollar,
Sürülecek bir kavgayla kucaklaşır gibi tarlalar,
Ya kürek arıyordur ayakla tarlayı bellemek için,
Ya da saban,

Beni bağlayamaz bürokratların dolambaçlı cümleleri,
Sofralarda diz çökerim bir kuru soğana,
Dinlerim halkımın derdini kendi derdimmiş gibi,
Ve söverim düzenin sözde adi işlerine,
Ya silah gerekiyordur devrimin şanlı zaferi için,
Ya da yürek,

Beni göremez kendi çıkarlarını kollayan gözleri,
Duymaz belki üçkağıtçı kulakları,
Hissetmez ağlayan bir bebeğin açlıktan korkusunu,
Uzar masmavi geceler ölümün kucağında uzar,
Ya bir lokma ekmek gerektir karnı doyurmak için,
Ya da topluma zarar,

Beni saklayamaz okuduğum kitaplar, halkı anlatan filmler,
Kaç vakittir sen bilmezsin, gözlerim saatte,
Ha geldiler, ha gelecek,
Beni benden değil, beni senden soracak,
Ya tutup götürecekler kolundan, işkence yapmak için,
Ya da yüzüne ana avrat sövecek,

Beni öldürür bütün bu olannlar,
Dirhem dirhem satılır sevda pazarlarda,
Geride bir tohum kalır, birde kara toprak,
Ya ekilir tohum kara toprak içinde, bir filizin ışık tutması için,
Ya da kararır dünyamız,,, aynı bela içinde...