AÖF Cafe

Güncel => Söz Sizde ! => Konuyu başlatan: gizem316 - Ağustos 28, 2007, 19:24:37

Başlık: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: gizem316 - Ağustos 28, 2007, 19:24:37
Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun ve altı akademisyence hazırlanan anayasa taslağının ayrıntıları netleşiyor. Taslak metinde Anayasa’nın 42’nci maddesinden “Atatürk ilke ve inkılaplarına göre eğitim” esasının kaldırıldığı ortaya çıktı. Maddenin, Kürtçe eğitimin seçmeli ders olarak okutulmasını ve yükseköğretimde türbanın kullanılmasını sağlayacak şekilde düzenleneceği biliniyordu.

LAİKLİK YALNIZ KALDI

Anayasa’nın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42’nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetiminde yapılır” maddesi, “Eğitim ve öğretim, laik ve demokratik ilkelere uygun olarak, çağdaş bilim esaslarına göre yapılır” şeklinde değiştiriliyor. Böylece, eğitimde sadece laiklik ilkesi dikkate alınıyor.



Anayasa’da türban yasak değil ki zaten

AKP’nin Dengir Mir Mehmet Fırat başkanlığındaki 10 kişilik Sivil Anayasa Komisyonu, taslağı görüşmeye başladı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Fırat, Sivil Anayasa ile ilgili basına açıklama yaptı. Fırat şöyle konuştu: “Meclis’ten hangi oyla çıkarsa çıksın, halk oylamasına sunulacak. Nihai taslak toplumun katkısıyla ortaya çıkacak. Yapılacak katkılardan sonra Türkiye modern bir Anayasa’ya sahip olacaktır. Yeni Anayasa taslağı 1982 Anayasası’na göre daha özgürlükçü. Yargının bağımsızlığı ve hızı artacak. Bir hafta içinde çalışmalarımızı tamamlarız, daha sonra taslağı hazırlayan bilim adamlarını çağıracağız. En geç ay sonunda metin ortaya çıkacaktır. Anayasa’da türban yasağı yok. Bu nedenle ‘Yeni Anayasayı türban yasağını kaldırmak için hazırlıyorlar’ gibi bir yorumu doğru bulmuyorum. Bu konunun türban meselesine indirgenmesi çok yanlış. Türbanın yasaklanmasıyla ilgili üniversitelerde bir yönetmelik bulunuyor. Yoksa Anayasa’da yer almıyor.”



Yüce Divan’a temyiz

Tasarıya göre, TBMM Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Yüce Divan’da yargılanabilecek. Yüce Divan’ın Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay üyeleri arasından seçilecek 10 kişiden oluşması öngörülüyor. Başkanlığını da Yargıtay Başkanı’nın yapması düşünülüyor. Yüce Divan kararlarına temyiz yolu açılırken, incelemeyi, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın geriye kalan üyelerinin yapması öneriliyor.
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Ağustos 28, 2007, 19:25:15

--------------------------------------------------------------------------------
 
“Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli neticeleri kalpleri doldurur
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: can__su - Ağustos 28, 2007, 19:29:56
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak TÜRKİYE CUMHURİYETİ ilelebet payidar kalacaktır.
(http://www.codegurus.be/codegurus/images/Ataturk.jpg)
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: can__su - Ağustos 29, 2007, 13:33:41
(http://img205.imageshack.us/img205/3895/ata6ff4ey0cg13brqc3.jpg)
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Ağustos 29, 2007, 13:42:11
 BİR RESİMDE ATATÜRK

İzmir' e girişini Atatürk' ün
Bir kahve duvarındaki resimde gördüm
Bir ılık güz öğlesinde
Şanlı haki urbası üzerinde
Koymuştu kılıcını içine kınının
Yürüyordu arasına sevgili halkının
Ayağında Anadolu' dan getirdiği toz
Bir inanç gözlerinde tükenmez
Alabildiğine insan kalabalığı ardı
Bir aydınlık geleceğe bakıyordu
Işıktı sevinçti türküydü
Görseydiniz o resimde Atatürk' ü

Sabahattin Kudret Aksal

Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Ağustos 29, 2007, 13:44:15


ATATÜRK' ÜN YAZDIĞI TEK ŞİİR

Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?

Mustafa Kemal ATATÜRK
*********************************************************
MUSTAFA KEMAL SESLENSE

Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size Ben Mustafa Kemal' im heyy...
Ben Mustafa Kemal' im
Büyük büyük denizlerim vardır benim Hürriyeti içmiş dalgalarım,
Hürriyetle kabarmış dalgalarım vardır benim
Ulusumun yanında sevincim
Ben Mustafa Kemal' im heyy...
Karanlığı deler gözlerim
Dalgalara binip gelmiş kahraman,
Gökçe gözlerine türküler yaktığımız... Hani bir güneş doğmuştu ya Samsun' dan İşte benim... Ben... Mustafa Kemal... Ölmek yaşamaktır vatan uğrunda
Deyip, öyle girdim savaşa
Komut verdim
Şahlandı cümle vatan
Boğdum kör talihi zindanında.
Bahtı gülen anaları yurdumun
Gökleri, dağları, denizleri
Yarınları, güvenipte uyuduğum
Aslan yeleni ışığı sınırlarımın Mehmetleri
Tutun ellerinizden yüreklerinizden Sevgilerinizle beni yıkayın.
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından gelir sesim
Sevdim
Bir tanem
Türkiyelim
Sen var olukça belli ki
Ben Mustafa Kemalim

Behçet Kemal Çağlar
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Eylül 18, 2007, 21:41:37
Nutuk’u Çıkardılar     

Coşkun YAMAN/BALIKESİR / DHA

Yeni eğitim öğretim yılında, İlköğretim 8’inci sınıflarda okutulacak Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabında, Mustafa Kemal Atatürk’ün 10’ncu Yıl Nutku’nun   yer almadığı ortaya çıktı.   


Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Balıkesir Şube Başkanı Mürüvvet Keleş, 8’nci sınıflarda, geçen yıl Ökkeş Kurt’un yazdığı, Yeni Çizgi Yayınları’nın bastığı Türkiye Cumhuriyeti İnkilap Tarihi ve Atatürkçülük kitabının okutulduğunu, bu yıl ise Yrd. Doç. Dr. Nuri Yavuz’un, Prizma Yayıncılık tarafından basılan aynı adı taşıyan kitabının dağıtıldığını söyledi. Konu başlıkları ve bölümleri başta olmak üzere iki kitabın hemen hemen aynı olduğunu, ancak sadece 5’inci bölümde ’Türk İnkılabı’ başlıklı kısımdaki okuma metninde yer alan Nutuk’un çıkartıldığını söyleyen Keleş, "Aynı olayı 2004 yılında da yaşamıştık. Tepkiler üzerine, Nutuk 2005’teki kitaba konulmuştu" diye konuştu.   
 
 

 
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Eylül 18, 2007, 22:02:07
 
                              ONUNCU YIL NUTKU
   
 Türk Milleti!

Kurtuluş Savaşına başladığımızın onbeşinci yılındayız. Bugün
Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.

Kutlu olsun!

Bu anda, büyük Türk milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne
kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.

Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk
kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir.

Bundaki muvaffakiyeti, Türk Milletinin ve onun değerli ordusunun bir
ve beraber olarak, azimkarane yürümesine borçluyuz.

Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz, Çünkü, daha çok ve daha
büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.

Yurdumuzu, dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine
çıkaracağız. Milletimizi, en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip
kılacağiz. Milli kültürümüzü, muasir medeniyet seviyesinin üstüne
çıkaracağız.

Bunun için, bizce zaman ölçüsü, geçmis asırların gevşetici zihniyetine
göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir.
Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız, daha az zamanda daha
büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem
yoktur.

Çünkü,Türk milletinin karakteri yüksektir; Türk milleti
çalışkandır;Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk milleti milli birlik ve
beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin,
yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında
tuttuğu meşale, müspet ilimdir.

Şunu da ehemmiyetle tebaruz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti
olanTürk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda
yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini,
yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara
sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve
tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.

Türk milletine çok yakışan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette, hakiki
huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta
muvaffak kılacaktır.

Büyük Türk milleti!

On beş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi
işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiç birinde milletimin hakkımdaki
itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadim.

Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir
bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu,
bütün medeni alem az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla
şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük
medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafi ile, atının yüksek medeniyet
ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktir.

Türk milleti!

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha
büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden
dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene!


Ankara, 29 Ekim 1933 
Başlık: Ynt: Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor..
Gönderen: gizem316 - Eylül 18, 2007, 22:05:26
Bir ulusun yaşamı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir
Türkiye Cumhuriyeti dünya barışının korunması için elinden geleni yapacaktır
                                                                 Mustafa Kemal ATATÜRK


Türkiye Cumhuriyeti’nin Temeli Kültürdür
YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ
 
Mustafa Kemal ATATÜRK
Başlık: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: gizem316 - Eylül 18, 2007, 22:16:43
ATATÜRK HAKKINDA GÖRÜŞLER 
 
 Franklin D. Roosevelt
(32. ABD-Başkanı, 1933-1945) EN BÜYÜK DEVLET ADAMI
D. L’loyd George
(Ingiltere Başbakanı) YÜZYILIMIZIN DAHİSİ
Winston Churchill
(Ingiltere Başbakanı) „ATA’NIN ÖLÜMÜ BÜYÜK KAYIPTIR"
V. Ilyiç Lenin
(Rus Ihtilali Lideri) YÜKSEK ANLAYIŞLI ÖNDER
Edouard Herriot
(Fransa eski Başbakanı) „O’NA NASIL HAYRAN OLMAYAYIM?"
Eleftherios Venizelos
(Yunanistan Başbakanı) „TÜRKİYE ÖVÜNEBİLİR"
Dwight D. Eisenhower
(34. ABD Başkanı, 1953-1961) TÜRK BİRLİĞİNİN MİMARİ
Habib Burgiba
(Tunus Devlet Başkanı) ATATÜRK İLHAM KAYNAĞIYDI
Charles de Gaulle
(Fransa Devlet Başkanı) SADIK DOSTLUK DUYGULARI
Muhammed Ali Cinnah
(Pakistan’ın Kurucusu) „O, MÜSLÜMANLARIN DA SESİYDİ"
Eyüp Han
(Pakistan Devlet Başkanı) BÜTÜN ÇAĞLARIN LİDERİ
Nikita S. Kruşçef
(Sovyetler Birliği Başkanı) ATATÜRK’ÜN YÖNETİMİNDEKİ TÜRKİYE
John F. Kennedy
(35. ABD Başkanı, 1961-1963) YÜZYILIMIZIN BÜYÜK ÖNDERİ
Jawaharlal Nehru
(Hindistan Başbakanı MODERN ÇAĞIN YAPICISI
Prof. Ludwig Erhard
(Batı Almanya Başbakanı) ESERLERİ TAKDİRLE ANILMAKTADIR
Sir A. Douglas Home
(Ingiltere Başbakanı) KAHRAMAN VE CESUR ASKER
Hayato Ikeda
(Japonya Başbakanı) ATA’YA DUYULAN HAYRANLIK
Kurt G. Kiesinger
(Federal Almanya Başbakanı) „O, ESERİNİ TEHLİKEYE SOKMADI"
Joseph Luns
(Hollanda Dışişleri Bakanı ATATÜRK’ÜN BÜYÜKLÜĞÜ
General Douglas Mac Artur
(ABD Uzak Doğu Kuvvetleri Başkomutanı) „ATATÜRK’LE ÖVÜNÜYORUM"
E. Hemmingway
(Amerikalı Romancı, Yazar) MUSTAFA KEMAL YUNANLILARI SİLİP SÜPÜRMÜŞTÜ
W.Sommerset Maugham
(Ingiliz Romancı,Yazar) EN BÜYÜK DEVLET ADAMI
Claude Farrere
(Fransız Romancı ve Diplomat) YAŞAYAN TÜRKİYE
Ikbal
(Pakistan Milli Şairi) „O’NUN BAKIŞI İLE AYDINLANDIK"
Lord Kinross
(Ingiliz Devlet Adamı) „O, YARINI GÖRÜRDÜ"
Şnork Kalutsyan
(Türkiye Ermeni Patriği) ATATÜRK İLE YAŞAMAK
Tahran Gazetesi BU GIBI DEHALAR ÖLMEZLER
L’Illustration Gazetesi,
Fransa EN BÜYÜK ATATÜRK
Social Demokraten Gazetesi,
Isveç TÜRKİYE’NİN KURULMASI
Daily Telegraph Gazetesi,
Ingiltere TARİHTE EŞİ OLMAYAN OLAY
 
 :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks :alks
Başlık: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: gizem316 - Eylül 20, 2007, 02:41:20
Arkadaşlar bu bölüme büyük önder" MUSTAFA KEMAL ATATÜRK" hakknda herşey ekleyebilirsiniz..
Başlık: ATATÜRK ve 19 MUCİZESİ
Gönderen: gizem316 - Eylül 20, 2007, 02:45:20
1) 1881'de 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğmuştur.

2) Sağlığında, İngiliz İmparatorluğu Hükümeti Atatürk' ün doğum gününü tebrik için Türk Hükümeti 'nden sormuş, ATATÜRK 19 Mayıs 1881 diye yanıtlamış ve kayıtlara böyle geçmiştir.

3) Atatürk, Selanik'te doğdu.
( Selanik sözcüğünün "ebced" hesabıyla değeri 171'dir. 9 x 19 = 171 )

4) 1881, Rumi takvime göre 1297'dir. ( 1 + 2 + 9 + 7 = 19 )

5) 1900'de 19 yaşında Harbiye' ye girmiştir.

6) Atatürk, 1902'de Harp Okulu'ndan teğmen rütbesi ile mezun oldu. 19 yıl sonra, 19 Eylül 1921'de son rütbesi verildi, mareşal oldu ve "gazi" ünvanını aldı.

7) Atatürk, Harp Okulu'nu 20'nci olarak bitirdi. Subaylardan birisi yabancı olduğu için mezun olan 19 subaydan biri oldu.

8) Atatürk, Harp Akademisi'nin 57'nci dönemine kaydoldu. ( 19 x 3 = 57 )

5) 19 Aralık 1904' de bağımsız düşüncelerinden ötürü yıldız sarayına çağrıldı.

6) Harb akademisinden aldığı sicil 317-8 dir. Bu rakamların tek tek toplamı 19 eder.

7) Atatürk, 19 Nisan 1909'da Hareket Ordusu ile İstanbul'a girdi

8) Çanakkale Savaşının zaferle sonuçlanmasında 19' uncu fırka' yı (tümen) kurmuş ve ona komuta etmiştir.

9) Mahiyetindeki komutanlara: "Ben size, taarruz edin demiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar yerimize başka kuvvetler gelebilir" demiş elindeki çok az kuvvetle 19 Mayıs 1915' e kadar oyalama muharebesi ile düşmanı tutmuştur. Düşmanın yine Çanakkale' deki başarısızlıkları sonucunda 10 Aralık 1915' te Gelibolu Yarımadası boşaltılmıştır.

10) Zor bir duruma düşen 7. Ordu' ya komutan tayin edilen M.Kemal, bir düşman saldırısını seziyor ve hazırlanıyor. Nitekim 19 Eylül sabahı düşman harekete geçiyor, hem de kat kat üstün kuvvetlerle. Sağındaki ve solundaki kuvvetler epeyce kayıp verdikleri halde M.Kemal zamanında aldığı tedbirlerle kayıp vermekten kurtuluyor.

11) Mustafa Kemal, Çanakkale Savaşı'nda 57'nci Alay'ın komutanlığını üstlendi. ( 3 x 19 = 57 )

12) Mustafa Kemal 19 mayıs 1915' de albay oldu.

13) Atatürk, 19 Mart 1916'da tuğgeneral oldu


14) Atatürk, 30 Nisan 1919'da 9'uncu Ordu Müfettişliği'ne atandı, 19 gün sonra Samsun'a çıktı.


15) 19 Mayıs' ta Samsun' a çıkacak olan Atatürk' ün bindiği vapurda 19 yolcu vardı. (19 Mayıs 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Prof.Dr. Tarık Zafer Tunaya' nın 19 Mayıs ve ötesi adlı makalesinden. )

16) Atatürk, Samsun'da 19 gün kaldı.

17). Atatürk, 4 Temmuz 1919'da Erzurum'a gitti. 19 gün sonra 23 Temmuz'da Erzurum Kongresi'ni topladı.

18) Atatürk, 4 Eylül 1919 Sivas Kongresi'nden 114 gün sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gitti. ( 19 x 6 = 114 )

19) 19 yıl Türk Milleti' nin hakimiyetine bilfiil hakim olmuş, Türk Milletine Baş Komutan ve Devlet başkanı olarak hizmet etmiştir. (1919-1938)

20) Milli Mücadele' ye fiili olarak başlaması için komutanlara yaptığı konuşma ve Meclis' te Milli davanın gerçekleşmesi yolunda güdülecek siyasetin karara bağlanma tarihi de 19 Kasım 1919 'dur.

21) Sakarya Meydan Muharebesi' ni kazandıktan sonra, başarısına karşılık TBMM kendisine olan minnet ve şükranını belirtmek için 19 Eylül 1921' de kabul ettiği özel bir kanunla Mareşallik ve Gazilik ünvanı vermiştir.

22) Millete yayınladığı bir beyanname ile Osmanlı Devleti' nin hayat ve egemenliğinin sona erdiğini belirterek Türk Milleti' ni hayat ve bağımsızlığa kavuşturmak için, Ankara ' da olağanüstü bir Meclis toplantısı ve Türk Milleti' nin iradesini bu Meclise devretmeyi 19 Mart 1920 'de kararlaştırmıştır.

23) Hitabet sanatının bir şaheseri olan Büyük Nutuk' un sonundaki Türk Gençliği'ne Hitabesi de başlangıç cümlesiyle beraber 19 cümledir.

24) Büyük devlet adamı ve eşsiz kahramanın adı ve soyadı ^^MUSTAFA KEMAL ATATÜRK^^ 19 harftir.

25) "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ". Bu saheser cümle 19 harftir.

26) "İSTİKLAL GÖKLERDEDİR" Ne rastlantıdır ki, Atatürk' ün bu sözleri de 19 harftir.

27) 10 Kasım 1938 (19x2x19) (10 Kasım günü saat 9 da 10+9=19) 3x19 =57 yaşında ölümlü yaşama gözlerini kapamıştır.

28) Cenazesi büyük bir merasimle 19 Kasım 1938 günü Yavuz zırhlısı ile İzmit' e götürülmüştür.

29) Atatürk'ün cenaze töreninde Chopin'in 19 notalı 19'uncu Marşı çalındı.

30) Atatürk'ün nüfus cüzdanı numarası : 993814 ( 19 x 52306 = 993814 )

31) Doğum ve ölüm yılları (1881 ve 1938), 19 sayısının katlarıdır.

32) 1919 rakamında 101 tane 19 vardır.

33) İlk 19 yılda hazırlandı, ikinci 19 yılda siyaset ve askerlik alanında savaştı, üçüncü 19' uncu yılda devlet başkanı sıfatı ile hizmet etti.

34) Atatürk, İstanbul'a toplam 19 kez geldi.

35) TBMM'nin ilk kütüğündeki sıra numarası 19'dur.

36) Atatürk'e verilen madalyaların toplamı 19'dur.

37) Atatürk'ün, İstanbul Akaretler Yokuşu'nda oturduğu evinin numarası 76 idi. ( 19 x 4 = 76 )

38) Atatürk'ün Latife Hanım ile olan evliliği 912 gün sürdü. ( 19 x 48 = 912 )

39) Atatürk, vefat ettiğinde 57 yaşındaydı. ( 19 x 3 = 57 )

40) Atatürk, 19.000 TL nakit miras bıraktı.

41) En Büyük Kahraman' ın ebediyete intikali üzerine arkadaşı ve halefi İsmet İnönü' nün Türk Milletine beyannamesi 19 cümledir.
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: gizem316 - Eylül 20, 2007, 02:47:13
ATATÜRK VE "9" VE "19" Rakamları :

Atatürk'ün hayatinda "9" rakamının kendine özgü önemli bir yeri
olmuştur. Örneğin Atatürk'ün doğum yılı olan 1881 rakkamı, "9"
rakkami ile birçok ilişkiler göstermektedir

1+8=9

8+1=9

18=2x9

81=9x9

18+81=99

19x99=1881

Vatan kurtarmak için Samsun'a ayak basti : 19/05/1919

Ittihat ve Terakki'nin yillik toplantisina Trablusgarp delegesi olarak katildi : 22/09/1909

Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesini kurdu : 04/09/1919

Erzurum Mebus adayligini kabul etti : 19/10/1919

TBMM tarafindan kendisine gazi ünvani verildi ve Maresallige terfi ettirildi : 19/09/1921

Atatürk 19.yüzyilda 19 yil yasamistir.

Atatürk 19.yüzyilin bitmesine 19 yil kala dogmustur.

Atatürk'ün ilk askeri görevi, 19.Kolordu Komutanligidir
Başlık: ATATÜRK DİYOR Kİ..
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 08:42:12
"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

"Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz."

"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin , namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım."

"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. "

"Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır.Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. "

"Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. "

"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir. "

"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. "

"Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur."

"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. "

"Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. "

"Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. "

"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. "

"Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. "

"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar. "

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. "

"Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. "

"Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. "

"Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. "

"Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. "

"Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir. "

"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? "

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. "

"Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa. "

"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim. "

"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. "

"Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. "

"Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. "

"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. "

"Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. "

"Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir. "

"Mualimler ! Yeni nesil, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. "

"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir. "

"Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. "

"Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. "

"Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder. "

"Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir. "

"Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkanlarına kavuştururlar."

"Milletin sevgisi kadar büyük mükafat yoktur."

"Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük TÜRK olarak dünyaya gelmemdir."

"Bu ulusu ben değil içimizdeki ruh, damarımızdaki kan kurtarmıştır."

"Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa etmektir.Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur"

"Biz uygarlıktan,ilimden ve fenden kuvvet alıyor ve ona göre yürüyoruz."

" Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir , fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir "

"Milletimiz daha da dindar olmalıdır diyorum.Ama bütün sadelik ve güzelliği ile.Dinime,bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum.Şuura aykırı ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.

"Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din mevcuttur.Fakat bu cahiller sırası gelince aydınlatılacaktır."

"Eşini mutlu edecek herkes evlenmelidir. Çoluk çocuk sahibi olmalıdır "

"Bana bakmayınız.Benim hayatim başka türlü düzenlenmiştir."

"Çocuk sevgisi insan için bir ihtiyaçtır."

"Dünyada ne görüyorsak KADIN 'IN eseridir."

"Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz."

"Korku üzerine egemenlik kurulamaz."

"Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür."

"Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır."

"Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temelidir."

"Tam bağımsızlık denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, vs. her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik kasdolunmaktadır."

"Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım."

"Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur."

"Tarihimiz en mutlu dönemi, hükümdarlarımızın halife olmadıkları zamandır."

"Peygamberimiz tilmizlerine dünya milletlerine İslamiyeti kabul ettirmelerini emretti, bu milletlerin hükümeti başına geçmelerini emretmedi. Peygamberin zihninden asla böyle bir fikir geçmemiştir."

"Milletin saltanat ve hakimiyet makamı yalnız ve ancak Türkiye Büyük Millet Meclisidir."

"Hükümetlerin icraatı menfi olup da millet itiraz etmez ve iktidarı düşürmezse bütün kusur ve kabahatlere katılmış demektir."

"Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur."

"Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar."

"Türkiye'de Bolşeviklik olmayacaktır. Çünkü Türk Hükümetinin ilk gayesi, halka hürriyet ve saadet vermek, askerlerimize olduğu kadar sivil halkımıza da iyi bakmaktır."

"Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük isler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır."

"Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."

"Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayı tavsiye etmez. Tam tersine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor."

"Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu."

"İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmek elzem olduğu hakikatini müşahade ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken olan ve her türlü menfaat ve ihtirasların tecellisine sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak, milletin, dünya ve ahiret saadetinin emrettiği bir zarurettir."

"Bizi yanlış yola sevkeden habisler, biliniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşlerdir. Saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki, hep din kisvesi altındaki küfür ve alçaklıktan gelmiştir. Onlar her hayırlı hareketi dinle karşılarlar, halbuki hamdolsun hepimiz dindarız, artık bizim dinin icaplarını, dinin yasaklarını öğrenmek için şundan bundan derse ve akil hocalığına ihtiyacımız yoktur. Milletimizin içinde hakiki, ciddi alimler vardır. Milletimiz bu gibi alimleriyle iftihar eder. Bu gibi alimlere gidin, bu efendi bize böyle diyor, siz ne diyorsunuz deyin. Fakat umumiyetle buna da ihtiyaç yoktur. Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Eğer bizim dinimiz akla mantığa uygun bir din olmasaydı mükemmel olamazdı, dinlerin sonuncusu olmazdı.

"Bir memleketin, bir memleket halkının düşmandan zarar görmesi acıdır. Fakat kendi ırkından büyük tanıdığı insanlardan vefasızlık, felaket görmesi daha acıdır."

"Efendiler biz hayat ve istiklal isteyen bir milletiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatimizi yok etmeyi göze alırız."

"Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla ilgisi olmadığını söyler. Bazı kimseler modern olmayı kafir olmak sayıyorlar. Asil kafirlik onların bu inanışıdır."

"Efendiler ve ey millet iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, meczuplar memleketi olamaz."

Masum halka beş vakit namazdan başka, geceleri de fazla namaz kılmayı vaiz ve nasihat etmek belki de ömründe hiç namaz kılmamış olan bir politikacı tarafından olursa bu hareketin hedefi anlaşılmaz olur mu?

"İlk olarak KURAN'ın dilimize çevrilmesini emrettim. Bu da ilk defa olarak Türkçe'ye çevriliyor."

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."

"Efendiler siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat hiç bir zaman sanatkar olamazsınız."

"Sayın ögretmenler, hiç bir zaman düşüncelerinizden çıkmasın ki cumhuriyet sizden "fikri hur, vicdani hür, irfanı hür" nesiller ister."

"Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir."

"Öğretmenler, yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır."

"Bu memleketin sahibi ve toplumumuzun asil unsuru köylüdür."

"Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek müstakil olan köylüdür. O halde herkesten daha çok refah, mutluluk ve servete layik olan köylüdür."

"Bir kere memlekette topraksız köylü bırakmamalıdır. Bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiç bir sebep ve suretle bölünemez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus yoğunluğuna ve toprak verim derecesine göre sınırlanması gerekir."

"Milletimizin bugünkü yönetimi gerçek özelliği ile bir halk yönetimidir."

"Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir."

"Biz Türkler ruhen demokrat doğmuş bir milletiz."

"Milletin kaynağı toplum hayatinin esasi olan kadın ancak faziletli olursa görevini yerine getirebilir."

"Kadınlarımız erkeklerden daha çok aydın, daha çok verimli, daha çok bilgili olmak zorunluluğundadır. Gerçekten ulusun anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar."

"Ben toprak büyütme meraklısı değilim. Barış bozma alışkanlığım yoktur. Ancak sözleşmeye dayanan hakkimizin isteğicisiyim. Onu almazsam edemem. Büyük meclisin kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay'ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem milletimin huzuruna çıkamam. Yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, Yenilmem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam."

"Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar. Evet bu doğrudur. Benim isteyip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Ben kalpleri kırarak değil kazanarak hükmetmek isterim."

"Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir."

"Millete efendilik yoktur. Ona hizmet etmek vardır. Bu millete hizmet eden onun efendisi olur."

"Beni görmek demek ille yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsaniz bu yeter."

"Benim naciz vücudum bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyyen payidar kalacaktır."

"Milletimi şimdiye kadar söylediğim sözlerle ve hareketlerimle aldatmamış olmakla gurur duyuyorum."

"Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir."

"Büyüklük odur ki kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, seni yoldan çevirmeye çalışacaktır. İşte sen burda direneceksin. Önünde sonsuz engeller yığılacaktır. Kendini büyük değil, küçük, araçsız hiç telakki edecek, kimseden yardim gelmeyeceğine inanarak bu engelleri asacak, ondan sonra sana büyüksün derlerse bunu diyenlere güleceksin."






Başlık: ATATÜRK DİYOR Kİ..
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 08:42:42
"Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsan, uzaktan bütün doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle göruyorum. Bağımsızlık ve egemenliklerine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yer yüzünden yok olacak ve yerlerini milletler arasında hiç bir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır."

"Yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada atıldı. Bu meydanda akan Türk kanları, bu gökte dolaşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz bekçileridir."

"Ey yükselen yeni kuşak, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz."

"Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet ilimdir. Bunun içindir ki milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu, her zaman ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besliyerek geliştirmek milli ülkümüzdür."

"Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."

"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE"

"Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?"

"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır."

"Tekkeler de behemahal kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her şubede irsatlarda bulunacak kudreti haizdir. Hiçbirimiz tekkelerin irsadina muhtaç değiliz. Biz medeniyet, ilim ve fenden kuvvet alıyoruz. Başka bir şey tanımıyoruz."

"Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre malik olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. Vicdan hürriyeti, mutlak ve taarruz edilemez, ferdin tabii haklarının en mühimlerinden tanınmalıdır."

"Türkiye Cumhuriyetinde herkes Allaha istediği gibi ibadet eder. Türk Cumhuriyetinin resmi dini yoktur. Türkiye'de bir kimsenin fikirlerini, zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilemez."

"Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapmak lazım geldiğini düşünmek yani meşveret için yapılmıştır. Millet islerinde her ferdin zihni başlıbaşına faaliyette bulunmak elzemdir."

"Türk milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir."

"Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki, ona bigane olanları yakar, mahveder."

"Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar."

"Sarık ve cüppeyle artık dünyada muvaffak olmanın imkanı yoktur. Yaptığımız muazzam inkilaplarla medeni bir millet olduğumuzu cihana ispat ettik."

"Bizim ahenktar, zengin lisanımız yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir."

"Medeniyetin coşkun seli karşısında mukavemet boşunadır. O, gafil ve itaatsizler hakkında çok amansız davranır."

"Fıkıhtaki "zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkar olunamaz" kaidesi adalet siyasetimizin temel taşıdır."

"Hissiyatı ve vicdani telakkiyati, ilim ve fenle besleyip eğiterek toplumun gerçek huzur ve saadetine çalışmak ulvi bir görüştür."

"Hiçbir iyi inkilap, hakikati görenler dışında ekseriyetin reyine müracaatla yapılamaz."

"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."

"Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye imkan yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını "Ben Anadolu kadınının daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez."

"Kimse inkar edemez ki, bu harpte ve ondan evvelki harplerde milletin hayat kabiliyetini tutan hep kadınlarımızdır."

"Onun için, hepimiz büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyen taziz ve takdis edelim."

"Türk kadını dünyanın en aydın ve faziletli ve en ağır kadını olmalıdır."

"Milleti ve içtimai zemini hazırlamadan inkilaplar yapılamaz."

"Bir başka çağdan kalma adetlerinizde, alışkanlıklarınızda direnirseniz, cüzzamlılar, paryalar gibi tek başınıza kala kalırsınız. Benliğinize bağlı kalın ama, gelişmiş uluslar için gerekli olan şeyleri Batı 'dan almasını bilin. Yoksa, bilim ve yeni düşünceler sizi bir lokmada yiyip bitirebilirler."

"Mesuliyet yükü her şeyden, ölümden de ağırdır."

"Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine ve Türklüğün istikbaline ait görevlerim bitmemiştir. Sizler, onları tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz."

"Hiçbir zafer gaye değildir. Zafer ancak kendisinden daha büyük bir gayeyi ede etmek için belli başlı vasıtadır. Gaye fikirdir. Bir fikre dayanmayan zafer yaşayamaz. Her büyük zaferin kazanılmasından sonra yeni bir alem doğmalıdır. Yoksa başlıbaşına zafer boşa gitmiş bir gayrettir."

"Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim."

"Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez. Bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük olmak lazımdır, der ve bunun için mumune intihap eder, onun için olmayınca, memleketin kurtulamayacağı kanaatinde bulunur; bu, adam değildir."

"Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz."

"Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermelidir."

"Zafer "zafer benimdir" diyebilenin, muvaffakiyet, "muvaffak olacağım" diye başlayanın ve "muvaffak oldum" diyebilenindir."

"Çalışma, insanların vücut kuvvetlerini geliştirir ve hayat için gereken şeyleri temin eder. Çalışmaksızın, fikri gelişme ve ahlaki ilerleme de mümkün değildir. "Tembellik bütün fenalıkların anasıdır.""

"Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şumullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur."

"Herhalde alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir."

"Bir ulus, bir toplum yalnız bir kişinin çabası ile adımcık bile atamaz."

"Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Benim sizden istediğim şey, yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman da, durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir."

"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."

"Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettigimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir."

"Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en fedakar ve muhterem unsurlarıdır."

"Benim için ordumuzun kıymetini ifadede ölçü şudur: Türk ordusunun bir kıtası muadilinin behemehal mağlup eder, iki mislini durdurur ve tesbit eder."

"Size Bombasırtı vakasını anlatmadan geçemeyeceğim. Karşılıklı siperlerimiz arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulamamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaya şayan bir itidal ve tevekkülle, biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur'anı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, kelimei şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur."

"Türkler bütün medeni milletlerin dostudurlar."

"Ben düşündüklerimi, sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumlu olmayan bir sözü kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda söylemeliyim. Yanlışım varsa, halk beni tekzip eder. Fakat şimdiye kadar bu açık konuşmada halkın beni tekzip ettiğini görmedim."

"Hakikati konuşmaktan korkmayınız."

"Meseleleri hadiselere göre değil, aslında olduğu gibi ele almak lazımdır."

"Tatbik eden, icra eden, karar verenden daima daha kuvvetlidir."

"Lüzumuna kani olduğumuz bir işi derhal yapmalıyız."

"Fikirler, cebir ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez."
Başlık: BAĞIMSIZLIK
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 08:52:52
Bağımsızlık
Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur. Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı yüklenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken, tatbik kabiliyeti hakkında şüphe yok ki çok düşündük. Fakat netice olarak edindiğimiz görüş ve iman, bunda, muvaffak olabileceğimize dairdir. Biz, böyle işe başlamış adamlarız. Bizden evvelkilerin işledikleri hatalar yüzünden, milletimiz sözde mevcut zannolunan bağımsızlığında kayıtlı bulunuyordu. Şimdiye kadar Türkiye'yi, medeniyet dünyasında kusurlu gösteren neler düşünülebilirse, hep bu hatadan ve bu hataya uymadan doğmaktadır. Bu hataya uyma neticesi; mutlaka, memleket ve milletin bütün haysiyetinden ve bütün yaşama kabiliyetinden soyunma ve uzaklaşmasını gerektirebilir. Biz; yaşamak isteyen, haysiyet ve şerefiyle yaşamak isteyen bir milletiz. Bir hataya uyma yüzünden bu özelliklerden mahrum kalmaya tahammül edemeyiz. Bilgin, cahil, istisnasız bütün millet fertleri, belki içinde bulundukları güçlükleri tamamen anlamaksızın, bugün yalnız bir nokta etrafında toplanmış ve fakat sonuna kadar kanını akıtmaya karar vermiştir. O nokta; tam bağımsızlığımızın temini ve devam ettirilmesidir.

Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasiyle bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz.
1921
(Nutuk II, S. 623-624)

Bağımsızlık ve hürriyetlerini her ne bahasına ve her ne karşılığında olursa olsun zedeleme ve kayıtlamaya asla müsamaha etmemek; bağımsızlık ve hürriyetlerini bütün mânasiyle koruyabilmek ve bunun için gerekirse, son ferdinin, son damla kanını akıtarak, insanlık tarihini şanlı örnek ile süslemek; işte bağımsızlık ve hürriyetin hakiki mahiyetini, geniş mânasını, yüksek kıymetini, vicdanında kavramış milletler için temel ve ölmez prensip... Ancak bu prensip uğrunda her türlü fedakârlığı, her an yapmaya hazır milletlerdir ki, devamlı olarak insanlığın hürmet ve saygısına lâyık bir topluluk olarak düşünülebilirler.
1928
(Atatürk'ün S.D. II, S. 249)

Bağımsızlığı için ölümü göze alan millet, insanlık haysiyet ve şerefinin icabı olan bütün fedakârlığı yapmakla teselli bulur ve elbette esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete nazaran dost ve düşman nazarındaki mevkii farklı olur.
1927
(Nutuk I, S. 13-14)

Esas Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu esas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla temin olunabilir. Ne kadar zengin ve refaha kavuşturulmuş olursa olsun bağımsızlıktan mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık olamaz.

Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.

Halbuki Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.

Bundan ötürü, ya bağımsızlık, ya ölüm!...
1919
(Nutuk I, S. 13)

Arzumuz dışarıda bağımsızlık, içeride kayıtsız ve şartsız millî egemenliği korumadan ibarettir. Millî egemenliğimizin hattâ bir zerresini bozmak niyetinde bulunanların kafalarını parçalayacağınızdan eminim.
1923
(Atatürk'ün S. D. II, S. 71-72)

"Biz barış istiyoruz" dediğimiz zaman "tam bağımsızlık istiyoruz" dediğimizi herkesin bilmesi lâzımdır. Bunu istemeye hakkımız ve kudretimiz vardır. On sene, yirmi sene sonra aşağılaşarak ölmekten ise şimdiden şeref ve haysiyetle ölmeyi üstün tutmalıyız.
1923
(Atatürk'ün S. D. II, S. 89)

Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evlâdı kalmalıyım. Bu sebeple millî bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettiği takdirde, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet gereği olan dostluk, siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin de bu arzusundan sarfınazar edinceye kadar amansız düşmanıyım.
(23.4.1921)

Biz Türkler bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve bağımsızlığa sembol olmuş bir milletiz.
(Nutuk)

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, bağımsızlıktan mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye liyakat kazanamaz.
(Nutuk)

Türk Milleti yüzyıllardan beri hür ve müstakil yaşamış ve istiklâli yaşamak için şart saymış bir kavmin kahraman evlâtlarından ibarettir. Bu millet istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
(21 Haziran 1922)

Hürriyet ve istiklâl benim karakterimdir ben milletimin en büyük ve ecdadımın en kıymetli mirası olan istiklâl aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenlerce bu aşkım malûmdur. Bence bir millette şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut beka bulabilmesi mutlaka o milletin hürriyet ve istiklâline sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evlâdı kalmalıyım. Bu sebeple millî istiklâl bence bir hayat meselesidir.

İstiklâl ve hürriyet âşıkı milletler için, ıstırap anları, o ıstırabın âmilleri, ibret alıp tetikte durmak için daima hatırlanmalıdır. İstiklâl ve hürriyetlerini her ne pahasına ve her ne karşılığında olursa olsun ihlâl ve takyide asla müsamaha etmemek, istiklâl ve hürriyetlerini bütün mânasıyla masun bulundurmak ve bunun için, icap ederse, son ferdinin son damla kanını akıtarak insanlık tarihini şanlı bir misalle süslemek: İşte istiklâl ve hürriyetin hakikî mahiyetini, geniş mânasını, yüksek kıymetini vicdanında idrak etmiş milletler için esas ve hayati prensip.

Büyük ve hayalî şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzünden bütün dünyanın düşmanlığını, garazını, kinini, bu memleketin ve milletin üzerine çektik. Biz panislâmizm yapmadık. Belki, "yapmıyoruz, yapacağız" dedik. Düşmanlar da "yaptırmamak için biran evvel öldürelim" dediler. Panturanizm yapmadık, "yaparız, yapıyoruz" dedik, "yapacağız" dedik ve yine "öldürelim" dediler. Bütün dâva bundan ibarettir.
(1921)
Başlık: ATATÜRK'TEN SON MEKTUP ..
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 09:02:00
Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
Başlık: Mustafa Kemal'i anlatan en güzel sözü..
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 09:11:28
Mustafa Kemal'i anlatan en güzel sözü
İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben et ve kemik, geçici Mustafa Kemal.
İkinci Mustafa Kemal, onu ‘ben’ kelimesiyle ifade edemem; o ben değil, bizdir!
O, memleketin her köşesinde yeni bir fikir, yeni bir hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın
ve mücadeleci bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum.
Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.
O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz.
Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal O'dur.
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Ekim 01, 2007, 09:47:19

ANILARı
Yugoslav Kralı müteveffa Aleksandr, Balkan Atlantı'nın imzasını takip eden günlerde memleketimize gelmişti. Atatürk'le sohbeti sırasında, şahsına ve Türk Milleti'ne karşı duyduğu yakınlığı ve iyi hisleri ifade için dedi ki:

"-Cihan Harbini takip eden mütareke günlerinde, İtilaf devletleri Yunanistan'dan evvel Türkiye'yi işgali bana teklif etmişlerdi. Fakat hiç tereddüt etmeden bu teklifi reddettim, bunun üzerine Yunanlıları tercihe mecbur kaldılar."

Mustafa kemal muhatabının sözlerini sükunetle dinledi ve birden yerinden kalkıp, muhatabını şaşkınlık içinde bırakarak elini sıktı:

"-Size ve milletinize geçmiş olsun Ekselans..." dedi.

Ve anlatmak istedi ki, Türk topraklarına saldıran kim olursa olsun akibeti değişmeyecekti!

***

Daha sonra, kalb-i alakası uğruna taç ve tahtını terkederek, İngiltere Krallığı makamını terkedip Windsor Dük'ü olarak kalmayı tercih eden İngiltere Kralı Sekizinci Edward da Atatürk'ün misafiri olmuştu. Neşeli bir akşam yemeğini takip eden sohbet sırasında, mevzu, Türk ordusunun savaş gücüne intikal etti. İngiliz hakikatçiliği ile, Mustafa Kemal'in ne eşşiz bir kumandan olduğunu bilen misafiri, Atatürk'e o tarihte bir milyonluk insan gücü olan Türk ordusunun iki milyonla harp sahnesine çıkmasının, dünya barışı için "Ne güvenilecek kuvvet..." olduğunu söyledi. Atatürk'ün "iki milyon"u "bir milyon" olarak nezaketle tashihini de şu hayranlık duygusuyla tamamladı:

"-Evet Atatürk... Bir milyon Türk ordusu, bir milyon da şahsen siz. Ben tahminimde hata etmedim."

Başkumandanlık yıllarını hatırlayan Gazi, atavik gururu dünyaca malum olan haşmetli misafirinin bu nazik esprisinden elbette çok mütehassis olmuştu. Fakat ona Türk ordusu ve bilhassa hayatında en sevdiği varlık olan Mehmetçik için daha aydınlık bir fikir vermek istedi:

"- Eğer, yurt ve dünya sulhü ve insanlık hürriyetleri için bir kuvvet dengesi olarak ihtiyaç olursa, bizim ordumuzun her ferdini bana layık gördüğünüz ölçü içinde ölçebilirsiniz."

Yani bir milyon kere bir milyonluk bir kuvvet... Milletinin kıymeti için böylecesine sonsuz güven sahibi idi.

"Bir Türk dünyaya bedeldir." , "Ne mutlu Türk'üm diyene!" hükümlerinde asla "politika" kokmaz. Bu daha çok milletinin aslında var olan hasletlerini devrin bilgi ve tekniği ile cihazlamak hasretini, kendisinden sonra geleceklere inandırmak duygusunun ifadesi idi.

Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKINDA GÖRÜŞLER
Gönderen: can__su - Ekim 01, 2007, 09:52:35
ATATÜRK'ün ölümünden sonra söylenenler

AMERİKA

Atatürk bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihi
başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern
dünyanın ileri görüşlü anlayışını ve bir askeri lider olarak
kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan özgür Türkiye' nin
doğması, yeni Türkiye' nin özgürlük ve bağımsızlığını şerefli
bir şekilde ilan etmesi ve o zamandan beri koruması, Atatürk' ün Türk
halkının işidir. Şüphesiz ki, Türkiye' de giriştiği derin ve
geniş inkilaplar kadar bir kitlenin kendisine olan güvenini
daha başarı ile gösteren bir örnek yoktur.

John F. KENNEDY (A.B.D. Başkanı)


Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun
gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.

Franklin D. ROOSEVELT (A.B.D. Başkanı)


Asker-devlet adamı, çağımızın en büyük liderlerinden biri idi.
Kendisi, Türkiye' nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında
hak ettiği yeri almasını sağlamıştır. Keza O, Türklere, bir
milletin büyüklüğünün temel taşını teşkil eden, kendine
güvenme ve dayanma duygusunu vermiştir.

General Mc ARTHUR


Sovyet Rusya Hariciye Nazırı Litvinof ile görüşürken kendisine
onun fikrince bütün Avrupa' nın en kıymetli ve en ziyade
dikkate değer devlet adamının kim olduğunu sordum. Bana
Avrupa' nın en kıymetli devlet adamının Türkiye Cumhurbaşkanı
Mustafa Kemal olduğunu söyledi.

Franklin D. ROOSEVELT  A.B.D. Başkanı


Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri
geçti.

Chicago Tribune


Savaş sonrası döneminin en yetenekli liderlerinden biri.

New York Times


İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O,
tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.

Gladys Baker (Gazeteci)


ALMANYA

O kişisel kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil,
gelecek kuşaklar için sağlam temeller atmaya uğraşan bir
kahramandı.

Prof. Walter L. WRIHT Jr.


Atatürk Türkiye' yi tek düşman kalmaksızın bırakmıştır. Bu
zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.

Alman Volkischer Beobachter Gazetesi


Almanya, ATATÜRK' ün eserine ve mücadelesine hayrandır. Onda,
tarihi eseri, özgürlüğü seven bütün milletler için bir sembol
olarak kalacak kudretli bir kişilik görmektedir.

Berlin, Alman Ajansı


Istırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve
insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak
isteyenler Atatürk' ün iman verici ve yön göstericiliğinden
örnek ve kuvvet alsınlar.

Profesör Herbert MELZIG(Tarihçi)


Kendisinin tarihi büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye' ye
bakılarak bu günden ölçülebilir.
Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle
birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu
dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir
ruh aşılamıştır.

Illustrierte Dergisi


O, kendi milleti ve beşeriyet alemi için beslediği muhabbetle,
bir dahinin neler yarattığına dair, cihana fevkalade heyecanlı
bir sahne seyrettirmektedir.

Herbert MELZIG


FRANSA

İnsanlığın bütün belirtileri Onda kendini hemen gösteriyor.

Noelle Gazetesi


Eski Osmanlı İmparatorluğu bir hayal gibi ortadan silinirken,
milli bir Türk Devleti'nin kuruluşu, bu çağın en şaşırtıcı
başarılarından birisidir. Mustafa Kemal, yüce bir eser ortaya
koymuştur. Atatürk' ün parlak başarısı bütün sömürgeler için bir
örnek olmuştur.

Maurice BAUMANT(Profesör)


Çok büyük bir adamdı...bir siyasi dahiydi.

Excelsior Gazetesi


Dünyanın, çağdaş, en büyük kişilerinden biri.

Le Jour-Echo de Paris


Atatürk' ün yurt kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı
olan Türkler asla unutmayacaklardır.

Noell Roger Gazetesi


Karşımdaki bu büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde
maharet ve karakter o kadar iyi işlenmişti ki, sözlerinde
hiçbir şüphe aranamazdı.

Claude Farrer (Yazar)


Bu günün Türkleri, yüzyıllar önce Avrupa' yı titreten canlı
millet durumuna erişmiştir. Ve bu aksam O büyük ulunun başında
bekleyen Türkiye, güçlü ve dipdiri Türkiye' dir.

Pierre Dominique(Gazeteci)


Asırları asan adam !..

Fransa, Paris Basını

Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların
tarihinde izlerini bırakacaktır.

Albert LEBRUN

Fransız Cumhurbaşkanı


Mevcut rütbelerin hepsini kaldırdığı bir memlekette, bu adam,
bütün rütbeleri, kazanmıştır. O memlekete, bulabilecek en
şerefli isim Ona verilmiştir.

Mercel Sauvage(Gazeteci)


Bu, insanlığa denenmiş bir felsefe örneği olarak sunulabilir.
Atatürk yüz yıllara sığabilecek işleri on yılda tamamladı.

Gerrad Tongas(Yazar)


Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık
evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet
adamları; O' nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri
dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş
felaketinin içine sürüklemişlerdir.

SANERWIN Gazetesi


Atatürk, bir milleti, birkaç yılda asrileştirmek mucizesini
göstermiştir.

Paris-Le Temps


Yeni Türk Devleti ile Ankara Antlaşması' nın imzalanması
nedeniyle; "Bizi arkadan vurdu, dağ başındaki haydutlarla,
Mustafa Kemallerle anlaştı" diyenlere Fransız Başbakanının
Mecliste verdiği cevap:
Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman
Mustafa Kemal ve O' nun tüm askerleri burada olsalardı teker
teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir
antlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum. 

Fransız Başbakanı BRIAND


Sırasıyla ihtilalci ve asi, sonradan muzaffer bir kumandan
olan "Türklerin babası" Yeni Türkiye' yi yarattı, sultanları
kovdu, kadınlara hürriyet verdi fesi kaldırdı, ülkesinde
radikal bir inkilap yaptı.

Paris-Soir' den


Denilebilir ki onsuz, İslam alemi yolunu bulabilmek için elli
yıl daha bekleyecekti.

Berthe Georges-Gaulis


O, yüce bir dağa benzer. Eteğinde yaşayanlar bu yüceliği fark
edemezler. Bu dağın azametini kavrayabilmek için, Ona çok
uzaklardan bakmak gerekir.

Claude FARRER / Fransız Edibi


Türkiye tarihi, bugün her zamandan çok Batı ve Avrupa
tarihinden ayrılmaz bir haldedir. Ve Atatürk' ün bu yöndeki
gayretleri sonuçsuz kalmamıştır.
Memleketlerimiz arasındaki yüzyılları aşan dostluk, bu
gelişmenin temel öğelerinden biridir.

Charles De GAULLE


Kemal Atatürk' ün karakterinin bir cephesini göstermek
itibariyle bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu.
Birdenbire durdu:  Görüyorsunuz ya, dedi: birçok zaferler kazandım. Fakat
bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında
ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
Cesaret ve zekasından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle
bir Şef' in, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?

George BENNES

Vu Gazetesi


Devrin yüksek şahsiyetleri kitaplarda, konferanslarda
Türkiye' nin asla değişmeyeceğini ve değişmeden öleceğini ilan
etmişlerdi. Halbuki ölmeden değişti. Hem de kökünden ve baştan
aşağı değişti. İnançlar, gelenekler, yöntemler yıkıldı. Son
döküntülerini de yabancı zırhlıları ve kapitülasyonlar gibi
memleketten sürüp attılar. Türkiye, ruhunu değiştirmişti.
Tamamen ve tasavvur edilmesi mümkün olduğu kadar.

Raymond CARTIER

Le Nouvelliste Gazetesi


İNGİLTERE

Savaş sonrasının en ileri gelen devlet adamlarından biri.
Kendi başına bir klas oluşturuyordu ve hemen her açıdan tekti.

The Fortnightly, Londra


Avrupa, savaştan sonra belirmiş az sayıdaki yapıcı devlet
adamlarından birini kaybetti.

Spectator


Çağımızda hiçbir isim Atatürk' ün adı kadar büyük saygı
yaratmamıştır.

Observer


İngiltere önce, cesur ve asil bir düşman, sonra da sadık bir
dost olarak tanıdığı büyük adamı selamlamaktadır.

Sunday Times


O, benzeri olmayan bir devlet adamı idi. Diktatörlerin tahammül
edemediği serbest bir nizamla, başaramadığı ve
başaramayacağı işler yapmıştır. Tarihte böyle adamlar
devirlerine kendi adlarını vermişlerdir.

Word Price


O, Türkiye' nin önceki kuşaklarından hiçbirine nasip olmayan
özgürlük ve güven dolu bir hayat sağladı. Başarıları,
Türkiye' nin Avrupa devleti olmasını sağladı, yakın doğunun
tarihini değiştirdi.

Times Gazetesi


Savaş Türkiye' yi kurtaran, Savaştan sonra da Türk Milletini
yeniden dirilten Atatürk' ün ölümü, yalnız yurdu için değil,
Avrupa için de büyük kayıptır. Her sınıf halkın O' nun ardından
döktükleri içten gözyaşları bu büyük kahraman ve modern
Türkiye'nin Ata' sına değer bir görünümden başka bir şey
değildir.

Winston CHURCHILL İngiltere Başbakanı


Atatürk, Türk Milleti'nin ruhunda Türk Bayrağı gibi dalgalanan
bir baştı.

Daily Telegraph


Cumhuriyet Türkiye' sinin Devlet Başkanı Kemal Atatürk, diğer
önderlerde görmeye alışmadığımız şu değerli nitelikleri
kişiliğinde toplamış bulunuyor: alçak gönüllülük, yeterlik ve
başarı.

The Truth Dergisi


O genç ve dahi Türk Şefi'nin o esnada Çanakkale de bulunması,
müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir.

Alan Moorehead (Yazar)


Atatürk, eskimiş bilimlerle boş yere kafasını yormamış
olduğundan daha taze ve cesur düşünen bir önderdir.
Kendisi için, bugünkü Avrupa' nın en güçlü Devlet Adamıdır
diyebileceğimiz Atatürk, hiç şüphesiz devlet adamlarının en
cesur ve orijinalidir.

Herbert Sideabotham (Yazar)


Herhangi bir olayı derinliğiyle kavramak, çıkar yolu görüp
birdenbire harekete geçmek iktidarı, O' nun eşsiz otoritesinin
başlıca kaynaklarından biridir.

Grace Ellison (Gazeteci)


AFGANİSTAN

O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri
için de en büyük önderdi.

Emanullah HAN

Afgan Kralı


ARNAVUTLUK

Bu Türk Milleti yastadır. Çünkü yeni Türkiye' nin yaratıcısı
olan eşsiz şefini kaybetmiştir.

Stipsi Gazetesi


AVUSTURYA

Büyük düşüncelerin adamı, bir devlet mimarıydı.

Neue Freie Presse, Viyana


Atatürk öyle bir insandır ki, hayali değildir. İstediğini
bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı bir şeyi de istemez.

Avusturyalı Heykelci KRIPPEL


BELÇİKA

Atatürk, yirminci asrın en büyük gerçeğini yaratan adamdır.

Kopenhag-Nasyonal Tidende


Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek
devlet adamı Atatürk' tür.

Libre Belgique gazetesi


BULGARİSTAN

Hiçbir memleket, yeni Türkiye' nin Ata' sı tarafından başarılan
kadar güçlü, hızlı ve kökten bir yenilik hamlesine
erişmemiştir.

Bulgar Dness Gazetesi


ÇİN

Mustafa Kemal yeni Türkiye' nin kalbidir. Eski, yıpranmış bir
toplumdan yepyeni, güçlü bir millet yaratmış, eşsiz
kişiliğiyle kendini herkese saydırmış, enerjisiyle herkesi
kendine inandırmıştır.

Ma Shao-Cheng (Yazar)


DANİMARKA

Atatürk, şahsiyet ve yeteneğin dev gibi bir simgesi idi, O,
yirminci yüzyılın en görkemli olayını yaratan adamdı.

National Tidence Gazetesi


FİNLANDİYA

Atatürk, olağanüstü nitelikte bir devlet adamı, savaş sonrası
dünya tarihinin en önemli simalarından biri idi.

Hufvud Stadbladet Gazetesi


HİNDİSTAN

Dünyanın yetiştirdiği en büyük insanlardan biri.

Star of India


Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna
savaşan bütün milletlerin önderiydi. O' nun direktifleri
altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan
yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.

Bayan Sucheta KRIPALANI Hint Parlamento Heyeti Başkanı


İRAN

Atatürk gibi insanlar bir nesil için doğmadıkları gibi belli
bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca
milletlerin tarihinde hüküm sürecek insanlardır.

Tahran Gazetesi


Atatürk yalnız kahraman milletinin büyük bir Şef'i olmakla
kalmamıştır. O, aynı zamanda insanlığın da en büyük evladı
olmuştur.

Iran Gazetesi


İSRAİL

Dünya, çağımızın en dikkati çekici adamlarından birini
kaybetti.

Palestine Post


Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından
önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete
nasip olmayan cesur ve büyük bir inkilapcı olmuştur.

Ben Gurion İsrail Başbakanı


İSVEÇ

O olmasaydı modern Türkiye olmazdı. O' nun sayesinde Türkler,
O' nun olağanüstü eserini izleyebilecekler ve zaten dünyaca pek
yüksek olan onurlarını daha fazla yükseltebileceklerdir.

Nya Dagligt Gazetesi


İSVİÇRE

Türkiye' yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam' ını başımı en
derin hürmetle eğerek selamlarım.

Profesör MORRF


Yalnız bir asker değil, aynı zamanda yüzyılımızın bir daha
göremeyeceği bir dahi idi.

Profesör SEKRETAN


İTALYA

Hayatının sonuna kadar milleti' nin mutlak güveni ile kurduğu
devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi
görülmemiş bir karakter örneğidir.

C.C.SFORZA


Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz sezişi ile
hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda
memleketine yalnız askeri değil, aynı zamanda tam ve doyurucu bir
siyasi zafer kazandırdı.

F.Perrone Di San Martino (Yazar)


Atatürk'ün ölümü ile Yakın Doğu' nun gelişmesine birinci
derecede etken olan son derece kuvvetli bir şahsiyet
kaybolmuştur.

Tribuna Gazetesi


JAPONYA

Şaşırtıcı ve çekici bir kişi. Asker olarak büyük, fakat devlet
adamı olarak daha büyük.

Japon Times


Yüzyıldan beri Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.

The Japon Chronicle


LÜBNAN

Büyük adamlar, kuşaklarının başındadır. Türk Milleti'nin
başındaki büyük ve dahi Atatürk, politika ve savaş alanlarında
yılmayan büyük ve yurtsever bir insandı.

KERAMA

Lübnan Başbakanı


Kelimenin tam anlamıyle bir yapıcı ve yaratıcı olan Atatürk,
dünya haritasında memleketine yepyeni bir sınır çizmiştir.

Loryan Gazetesi


Atatürk, dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. O,
bütün bir tarihin seyrini değiştirmiştir.

Ennehar Gazetesi


Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin
gidişini değiştirmiştir.

An Nahar


MACARİSTAN

Yüzyılımızda, "olmayacak hiçbir şey yoktur" şeklindeki tarihi
gerçeği ıspatlayan ilk adam olmuştur.

Esti Ujsag.Macar.


Dünya, bu savaş ve barış kahramanı büyük adamın ölümü ile
yoksul düşmüştür.

Pester lioyd Gazetesi


Türkiye'yi bir arı kovanına ve bütün Türkleri de bal aramağa
çıkmış çalışkan arı' lara benzetiyorum. Nasıl arı' lar beylerinin
etrafında toplanıp çalışırlarsa bütün Türk Milleti bu gün
büyük dahi Mustafa Kemal etrafında toplanmışlardır.

Prof. M. Zaajti Franes


MISIR

Çağının, belki de tüm tarihin en olağanüstü kişilerinden biri.

Egyptian Gazete


NORVEÇ

Atatürk, tarihte, memleketinin en büyük adamlarından biri
olarak kalacaktır.

Le Morgen Bladet Gazetesi


PAKİSTAN

Kemal Atatürk, yalnız bu yüzyılın en büyük adamlarından biri
değildir. Biz Pakistan'da, Onu geçmiş bütün çağların en
büyük adamlarından biri olarak görüyoruz. Askeri bir deha,
doğuştan bir lider ve büyük bir yurtsever.

Eyüp Han, Pakistan Cumhurbaşkanı


Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O' nun bakışı ile
cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.

İkbal (Şair)


POLANYA

O' nun yaratıcı ruhunun ve ateşli yurtseverliğinin harekete
geçmemiş olduğu hiçbir alan yoktur.

Gazeta Polska


ROMANYA

Atatürk, tarihte teşkilatcı bir dahi, bir milletin harikalar
yaratan yöneticisi ve memleketinin kurtarıcısı olarak
kalacaktır.

Independance Romaine Gazetesi

Bir milleti, uçurumun kenarından sarsılmaz azmiyle kurtaran,
kuvvetlendiren, yükselten yöneticiler arasında Atatürk, en
birincisidir.

Timpul Gazetesi


RUSYA

Şöhreti bütün cihana yayılmış olan tecrübeli başkanın yönetimi
herkesin sevgi ve saygısını çeken büyük Türk Milleti'nin milli
bağımsızlığını devamlı bir başarı ile kuvvetlendirmiş ve yeni
milli yapısını yaratmıştır.

Sovyet Başbakanı Kalinin


SURİYE

Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak devlet
gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden
bir taht istemedi. O, kelimesinin bütün anlamıyla bir insan,
eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi...

Elifba Gazetesi


Atatürk'ün başardığı işler mucize ve harika kabilindedir.
Birkaç yıl içinde memleketinde yaptığı inkilaplar, birkaç
yüzyılda gerçekleştirilmeyecek işlerdir.

El Tekaddum Gazetesi


YUGOSLAVYA

Atatürk'ün dehası, tarihte Türk Milleti'nin taşıdığı ruhun
faziletine en yüksek örneklerinden birini teşkil edecektir.

Branko Aczemovic (Elçi)


Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamının ismini
hak edecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin
zekası ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne
getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.

Politika Gazetesi


YUNANİSTAN

Türkiye, dost ve düşmanlarının hayran olduğu bir deha adama,
malik bulunmak bahtiyarlığına erişmiştir.

Katimerini
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: daktilo - Ekim 01, 2007, 19:15:14
böyle bir köşe açan tüm site yöneticilerini canı gönülden kutluyorum... :alks özellikle son zamanlarda atatürkçülüğe yapılan saldılırılar ve üniversiteleri saran anti kemalist kadroların olduğu bir zamanda böyle güzel bir konuya yer vermeniz çok güzel ....  :hopphepinize sevgiler.. :yup
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: gizem316 - Ekim 01, 2007, 19:18:59
bizlerde sizleri aramızda görmekten mutluluk duyuyoruz..
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: yucel_beyoglu - Ekim 01, 2007, 20:18:40
Ne güzel bir yazı.. paylaşım için teşekkürler dostum.
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Ekim 02, 2007, 11:36:43
CUMHURİYETin 1, yılında ATATÜRK'ün mecliste yaptığı konuşma


 
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Üyeleri!

   Büyük Millet Meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, Türk milletinin geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. Bu vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selâmlarım.

   Geçen sene Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin gerçek arzularına uygun olarak devlet şeklini Cumhuriyet olarak kararlaştırdı. Cumhuriyet yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı, kabul gördü. Millet; cumhuriyetin,Türk vatanını asırların kötü yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi lâyık olduğu gelişme seviyesine ulaştıracak yegâne yönetim şekli olduğunu anladı. Millet, cumhuriyetin şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir. Milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde ifade edilebilir. Yüksek Meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı teşkilâtı esasiyede (Anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin görevidir. Diger taraftan, hükûmetin görevi, gelişmiş ve medenî yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.

    Görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim.


Mustafa Kemal ATATÜRK
1 Mart 1924
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: gizem316 - Ekim 02, 2007, 12:21:26
9 milyon Ata'ya koştu
Anıtkabir'i ziyaret edenlerin sayısında yeni bir rekor kırıldı

Anıtkabir'de, geçen yıl 8 milyon 148 bin 452 kişiyle ziyaretçi sayısında en üst noktaya ulaşırken, bu yıl 9 ayda 9 milyon 17 bin 463 ziyaretçiyle yeni bir rekor kırıldı.

Genelkurmay Başkanlığı'nın Anıtkabir ziyaretçi sayısına ilişkin verilerine göre, Anıtkabir'i 2004 yılında yaklaşık 2.5 milyon kişi ziyaret ederken, 2005'te 3 milyon 801 bin 340, geçen yıl ise 8 milyon 148 bin 452 kişi ziyaret etti.

Anıtkabir bu yıl ise 9 ayda 9 milyon 17 bin 463 ziyaretçiyi ağırladı. Anıtkabir'i ocak ayında 603 bin 190, şubat ayında 460 bin 288, mart ayında 509 bin 140, nisan ayında 1 milyon 74 bin 731, mayıs ayında 879 bin 766, haziran ayında 1 milyon 174 bin 278, temmuz ayında 1 milyon 392 bin 551, ağustos ayında 1 milyon 570 bin 802, eylül ayında ise 1 milyon 352 bin 717 kişi ziyaret etti.

84. Kuruluş yıldönümü nedeniyle CHP'lilerin 9 Eylül’deki anıtkabir ziyareti, rakamlara da yansıdı. Bir yıl önce 9 Eylül'de 53 bin kişinin ziyaret ettiği Anıtkabir'e bu yıl 176 bin 906 kişi gitti.

Eylül ayında Anıtkabir'i ziyaret eden yabancı ziyaretçi sayısı ise 219 bin 529 oldu.

 
Başlık: protesto ediyoruz!
Gönderen: gizem316 - Ekim 14, 2007, 11:01:36
AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasını  protesto ediyoruz!    
Ulusal  bilincimizi yavaş  yavaş  yok etmelerine izin vermek istemiyorsanız; iletebileceğiniz kadar iletiniz!   
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk’ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: 'Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz', der.
'Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım', der.
Yaveri: 'Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik', der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
'Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması'.

ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ; HALA UYANAMADIK ?  

Başlık: 15 EKİM 1927 MUSTAFA KEMAL ATATÜRK BÜYÜK SÖYLEV
Gönderen: gizem316 - Ekim 15, 2007, 11:31:01
 http://www.youtube.com/watch?v=aekNyAyg0eE
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Ekim 16, 2007, 12:36:46
Yüce atamızın Türk'ü tarifi

Bu memleket,
Dünya’nın beklemediği,
Asla ümid etmediği
Bir müstesna mevcudiyetin
Yüksek tecellisine yüksek sahne oldu.
Bu sahne yedi bin senelik en aşağı bir Türk beşiğidir.
Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı;
Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı,
O çocuk
Tabiatın şimşeklerinden,yıldırımlarından,kasırgalarından
Evvela korkar gibi oldu;
Sonra onlara alıştı;
Onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu.
Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu;
Şimşek,yıldırım,güneş oldu,Türk oldu.
Türk budur.
Yıldırımdır,kasırgadır,dünyayı aydınlatan güneştir.

Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: nur - Ekim 17, 2007, 18:30:44
Atatürkü anlatmaya kimsenin gücü yetmez kanaatindeyim.bizler nacizane fikirlrimizi beyan edebilirz ama Onun yüksek zekası,Vatanı savunma azmine artı bişeyler ekleyemeyiz.hepimizin bildiği gibi Ona bütün vatanın minneter olduğudur.
gençlerinde bu bilinçle büyüyerek vatanın kolay savunulmadığını ,vatanlarına sahip çıkmalarını ve Atatürk gibi kişilerin dünyaya az geldiğini bilmeleri gerekir...

Atatürk hakkında kısa bi olayı paylaşmak istiyorum:
>* Cumhuriyet'in ilanindan sonra, Istanbul'da bir resepsiyon verilir. >
>Tum dunya ulkelerinin elcileri ve ataseleri de davet edilir.
>
>Davet guzel bir sekilde devam etmektedir, fakat Ingiliz atasesi olan >
>Binbasinin bakislari Mustafa Kemal'in gozunden kacmaz.
>
>Butun davet boyunca kendisine dik dik bakmistir ve bakmaya devam >
>etmektedir. Ne oldugunu ogrenmek icin yaverini gonderir.
>
>Yaver Mustafa Kemal'e soyle der:
>
>- Pasam; kendisine neden ters bir tavir takindigini sordum, o da bana
>
>Mustafa Kemal'in Canakkale'de babasini oldurdugunu soyledi.
>
>Bunun uzerine Mustafa Kemal soyle der:
>
>- GİT SOR
>BAKALIM
>BABASININ
>CANAKKALE'DE NE İŞİ
>VARMIŞ ?*
Başlık: UYAN GAZİ KEMAL!
Gönderen: gizem316 - Ekim 21, 2007, 14:31:20
Uyan uyan
Gazi Kemal...

İşgal kuvvetleri İstanbul’da. İstanbul’un her yanına Yunan bayrakları donatılmış. Azınlıkların sevinç gösterileri Türklere yönelik taşkınlıklarla sürüyor.

Çanakkale Gazisi, Boğaz’a demirlemiş işgal donanmasını seyrediyor...

Gazi Mustafa Kemal’in hayatını okuyan herkes bu anı bilir.

Mustafa Kemal’in ne düşündüğü, ne söylediği, nasıl bir karara vardığı ve bu andan sonra ne yaptığı hepimizin hafızasındadır.

Bilmek için yaşamak gerekmez.

Ancak bu andan 84 yıl sonra, Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma bakan herhangi bir Türk, bu anı bilmenin ötesinde derinden hissetmektedir. Çanakkale’nin muzafer komutanı işgal donanmasını gördüğünde ne hissettiyse, “yedi düvele karşı” muzaffer Türk milleti de bugün aynı şeyleri hissetmektedir.

Atatürk Türkiye’sinde iktidar Atatürk düşmanlarındadır.

Gazi’nin ülkesinde, ülkenin egemenliği ve bütünlüğü tartışılmaktadır.

Mustafa Kemal için idam fermanı çıkartmış hilafet rejimi hortlatılmak istenmektedir.

Halifelik özlemcileri, Atatürk’ün ordusunu ABD işbirlikçiliklerine alet etmek istemektedirler.

Türkiye’de Türkler aşağılanmakta, azınlıklar övülmekte, bölücüler kollanmaktadır.

Artık tüm bunlar, yalnızca bir tehlike değil, gelecekte karşılaşma olasılığı bulunan bir tehdit değil, her Türk’ün canını acıtacak kadar gerçektir. 80 yıl önce işgal ve ihanetle karşılaşmış, ateşle imtihandan geçmiş Türk milletinin, küllenmiş duyguları yeniden canlanmıştır.

Millet, verdiği her büyük görevi kahramanlıkla gerçekleştirmiş Gazi Kemal’i aramaktadır.

Bunun için bir dua gibi “Uyan uyan Gazi Kemal..” sözleri tekrarlanmaktadır.

  Atatürkçü gençlik Türkiye’yi sarstıkça gündeme gelmek için fırsat kollayan Perinçek, kendisine sütunlarını açan Fethullah tarikatını kardeş tarikat ilan etse yeridir. Ama unutulmasın Atatürkçü Türkiye’de tarikatlara da tarikat şeyhlerine de yer olmayacak!

TEKKE VE ZAVİYELER KAPATILSIN
CUMHURİYET DEVRİMİ KANUNLARI UYGULANSIN
 


Tescilli Ordu düşmanları
pankarttan neden korktu?

Atatürk gençliğinin “Ordu Göreve” pankartı en başta Şeriatçıları korkuttu. İktidar korkusuna düşen Vakit, Zaman, Yeni Şafak gibi Şeriatçı gazeteler saldırıyı başlattı. Zaman gazetesinin Fethullah Gülen cemaatinin gazetesi olduğu biliniyor. Fethullah Gülen ise bilindiği üzere Cumhuriyet ve Ordu düşmanlığından hakkında gıyabi tutuklama kararı olan ve ABD’de saklanan bir tarikat şeyhi.

Atatürk gençliğinin pankartı, sadece dinci tarikatları değil bazı “ideolojik” tarikatları da korkuttu. Maocu tarikat görünümündeki İşçi Partisi şefi Perinçek de hemen saldırıya katıldı. Ancak Perinçek’in ipe sapa gelmez saldırıları bir tek Şiriatçı Vakit ve Zaman’da yer bulabildi.
Bilindiği gibi Perinçek de hem 12 Mart’ta hem de 12 Eylül’de Ordu düşmanı faaliyetleri nedeni ile hapsedildi. En son 1992 yılında resmi partisini bizzat Genelkurmay’ın kapattırdığını kendisi açıkladı.

E durum böyle olunca onların “Ordu göreve” pankartından neden korktukları anlaşılıyor. Biri bir daha Türkiye’ye giremez diğerininse yeni partisi yine kapatılabilir!

O nedenle onlara hak vermemek mümkün değil...


--------------------------------------------------------------------------------



Perinçek’in Ordu düşmanlığı

İlk kapakta, teröristlerle mücadele eden Ordu’yu Orman yakmakla suçluyor. Bilindiği gibi terör örgütü yandaşları Türk devletine bu suçlamayla AİHM’de dava açtı.

Üçüncü kapakta Kuzey Irak’a kaçan PKK teröristlerine karşı sınırötesi operasyon düzenleyen kahraman Ordumuzu Amerikan kaması gibi gösteriyor. Ordumuzu darbecilikle ve işgalcilikle suçluyor.

Tüm bu Ordu düşmanlıklarından sonra da partisini Genelkurmay’ın kapattırdığını açıklıyor.
 

Anıtkabir’in yanıbaşındalar

Gelinen noktada hiçbir Atatürkçünün “Sen rahat uyu Atam” diyebilecek lüksü bulunmuyor. Bunu diyebilmek için önce Türkiye’nin karşılaştığı büyük tehdidin bertaraf edilmesi gerekiyor. Çünkü o tehdit Atatürk’ü rahat bırakmıyor. Nerede Atatürk görse, nerede bağımsız Cumhuriyetten iz bulsa saldırıyor.

Amerikancı ve hilafetçi bir iktidar Türkiye’yi tehdit ediyor. Bu iktidarın gittiği yerde, Gazi’nin rahat uyuyabileceği ve her yaştan Türk’ün bağlılıklarını bildirebileceği, sevgilerini sunabileceği bir Anıtkabir de bulunmuyor.

Bunlar şimdi Ankara’da, Anıtkabir’in yanıbaşındalar...

Buna cesaret edebilirler mi?

Neye cesaret ettikleri ortada...

Kim oldukları ortada...

Bölücüler

Türkiye’yi bölmeye kim cesaret edebilirdi?

Türkiye’de birbirinden farklı etnik nüfuslar tasarlayıp, bunları koruyacak, geliştirecek yasaları kim çıkartabilirdi? Siyaseti bölücü örgütün yataklığı haline kim getirebilirdi?

Oysa bugün Türkiye’de siyaset, PKK 8. Kongre kararlarına uygun olarak yürütülmektedir.

Neydi o kararlar?

Bölücü örgüt lideri kurtarılacak, PKK siyasallaşacak, Kürtçe eğitim ve yayın yasallaşacak!

Hangi ortamda yapılmıştı bu sözde kongre. 15 yıllık terörle mücadelenin sonunda 30 bin şehit verilerek, terör örgütünün bitirildiği, liderinin yakalandığı ve idamını beklediği koşullarda. Terör örgütü dağıldı dağılacak denirken, dağlardan gruplar halinde teröristler teslim oluyor denirken! Terör örgütü bu kararları aldı ve Türkiye’deki siyaset kurumu AB’ye giriyoruz yalanıyla bu kararları uygulamaya koydu.

İşbirlikçi iktidar ise 1 yıl içinde bölücülerin kendilerini toparlaması için elinden geleni yaptı. Bugün terör örgütü Türk devletini açıkça tehdit ederken, terör örgütüne yönelik tüm tedbirler AB yasalarını uygulayalım diyerek tepki görüyor.

Ancak Türkiye’deki bölünme tehlikesi yalnızca PKK’dan kaynaklanmıyor.

Tersine bizzat iktidar, Türkiye’nin ABD planıyla bölünmesine hizmet edecek bir işbirliği içinde. Türkiye’nin güvenliğinin olmazsa olmazı kırmızı çizgileri AKP iktidarının işbirliği ile ABD tarafından tahrip ediliyor.

Kürt devleti planıyla Türkiye’nin bölünmesi ise bölünmenin yalnızca bir boyutu. İşbirlikçi iktidar Türkiye’yi Rum ve Ermeni bölünme planları konusunda zayıf duruma düşüren yasaları ve uygulamaları çıkarıyor, azınlıkları bu doğrultuda kışkırtıyor.

İktidar, Türkiye’yi bölünmeye ve toprak kaybına Kıbrıs’ta alıştırmaya çalışıyor. Türk milleti Milli davasının ve mücahit Denktaş’ın şeriatçı iktidar tarafından sırtından bıçaklanmasını hayret ve üzüntüyle izliyor.

Mustafa Kemal; “Türk vatanı bir bütündür! Bölünemez!” diyerek bunu dünyaya kabul ettirdikten 80 yıl sonra, işbirlikçi AKP iktidarı Türkiye’ye bölücülüğü kabul ettirme peşinde.

Bugün Türk’ün karşısında sözde Kürdistan, Rum Kıbrıs, büyük Ermenistan, Rum Pontus tehditleri bir gerçek olarak durmakta.

Gazi’ye meydan okuyanlar

Millet, bir yandan bu bölünme tehditleriyle karşı karşıyayken bir yandan da Gazi’ye meydan okuyan Hilafetçilerle karşı karşıya. Şeriatçı iktidar, her fırsatta Atatürk Türkiyesi’ne, Cumhuriyet’e ve Gazi’ye meydan okuyor.

En büyük meydan okuma, şeriatçıların yıllardır Atatürk Türkiye’sine karşı siyasal bayrak haline getirdikleri türban konusunda yapılıyor. Ülke bu konuda öyle aciz duruma getiriliyor ki, Cumhuriyet resepsiyonlarında şeriatçının keyfine göre üç ayrı davetiye basılır hale geliyor.

Atatürk’ün, Cumhuriyet Türkiyesi’nin temel dayanaklarından biri olarak inşa ettirdiği üniversiteler, bu şeriat bayrağı üniversitelere sokulabilsin diye, tehdit ediliyor, horlanıyor, kaynaksız bırakılıyor, eğitimlerine müdahale ediliyor, karıştırılıyor ve en sonunda doğrudan şeriatçı iktidara bağlanmaya çalışılıyor.

Bunların tek gerçek amacı; Gazi’ye, onun Cumhuriyetine ve devrimine meydan okunabileceğini göstermek. Bunun için milleti kandırabileceklerini sandıkları türban bayrağı üzerinde at oynatıyorlar.

Atatürk Devrimi’nin ortadan kaldırıldığı yerde ise, Halifelik heveslisi bir sahte kahraman var!

Amerikan mollası

Gazi’nin mirasını kaldırıp, millet içindeki büyük sevgiyi yok edebileceğini sanan, iktidarında sonsuz kalabileceğini sanan sahte kahramanın tek dayanağı, tüm Ortadoğu’ya yönelmiş ABD saldırganlığı.

Daha seçilme yeterliliği yokken, “Kafir” Bush’tan iktidarı için icazet alan Atatürk düşmanı molla, ABD’nin Ortadoğu stratejisinde yer alabilmek için Türk Ordusu’na komplolar kurmaktan da kaçınmıyor. Cumhuriyet tarihinin en kahredici günü, Türk askerinin esir edilip başına çuval geçirilmesi olayı, mollanın ABD ile diplomatik cilveleşmeleri arasında unutturulmaya çalışılıyor.

Amerikan mollası, halifelik haline bürünmüş kişisel diktatörlüğünü kurmak için her türlü operasyon ve kadrolaşmayı birlikte yürütüyor.

Ancak bu halife müsveddesi ABD işbirlikçiliğiyle şimdiden tüm müslümanların nefretini kazanmış durumda. Türkiye’de ilk kez şeriatçı iktidara karşı şeriatçı bir eylem, bu iktidar döneminde yapıldı.

Kendi tabanına bile dayanamayacak kadar zavallı bir iktidar döneminde Türkiye, ABD planı hizmetinde parçalanmaya, dağılmaya ve Sevr’e sürükleniyor.

Mustafa Kemal’den söz edenler

İşbirlikçi-şeriatçı iktidar Atatürk Türkiye’sine karşı son darbelerini vurmaya hazırlanırken Atatürkçülük adına yapılanlar ise milletin ümit ve heyecanını kırıyor.

Atatürkçü güçlerin dahi durumu ortada. Çevrelerine Kuvayı Milliyecilik adıyla kümelenmiş Atatürk düşmanı odaklardan bile temizlenme iradesini gösteremeden, Mustafa Kemal tavrından bahsediliyor.

Atatürk’ün adı, bu sahte Kuvayı Milliyecilik aldatmacasının arasında marjinaleştiriliyor. Dernekler bu yüzden örgütlenme ve şeriatçı iktidar karşısındaki Atatürkçülük görevini gerçekleştirmekten aciz kalıyor.

Şeriatçı iktidara karşı en son gerçekleştirilen “Cumhuriyet Yürüyüşü” bile siyasi içeriğiyle sahiplenilemiyor!

Atatürkçülük adına, Atatürkçü gençlerin örgütlenmesini engellemeye çalışan üniversite rektörlerinden, Fethullah ile kolkola Atatürkçülük dersi veren Prof.lara herkesin Atatürkçülük’ten bahsettiği bir otamda, milletin gerçek Atatürkçülük kavgası büyük bir sınavdan geçiyor.

 

Atatürk gençliği görev başında

Gerçek, yani mücadeleci Atatürkçülük bayrağını gençlerin kaldırmasına şaşırmalı mı?

Yoksa bazılarının yaptığı gibi bundan kaygı mı duymalı?!

Sivas Kongresi’nde Atatürk, Türk Gençliği’ne “Müsterih ol evlat!” diyordu. Çünkü “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” diyerek düşmana meydan okuma iradesini başlıbaşına kendisi gösteriyordu.

Ancak şimdi Türk gençliğini “müsterih” tutabilecek başka bir irade bulunmuyor.

Tersine Atatürk gencinin kaygı duyması, şüphe etmesi, sorgulaması ve meydan okuması için her türlü unsur ortalılıkta bulunuyor. Bölücüler, hilafetçiler, Fethullah Atatürkçüleri, provokatör medya...

Buna rağmen Atatürk gençliği cesaretini ve bilincini yitirmeden, emanetin büyüklüğü ölçüsünde büyük sorumlulukla hareket etmektedir.

Gerçek Atatürkçülük mücadelesini ve bu doğrultudaki büyük bir fikir hareketini başlatırken de, üniversitelerinden başlamak üzere bölücü ve gericiliğe karşı dişe diş bir mücadeleye girişirken de, ABD işbirlikçiliğine meydan okurken de, Atatürkçü Türkiye için orduyu göreve çağırırken de aynı cesaret ve bilinçle hareket etmektedir.

Atatürkçü sorumluluğun büyüklüğü karşısında, asabiyeti ve maneviyatı bozulanların gençliğe köstek olmasına aldırmadan!

Gelinen noktada en kararlı duruşu Atatürk gençliğinin sergilemesi Cumhuriyetin ne kadar büyük bir tehlikede olduğunun da göstergesi aslında. Atatürk gençliğe hitabesinde, gençliğe görevi verirken, kendisinin 1919’da karşılaştığı koşulları sıralıyordu.

İktidar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde...

Vatan işgal edilmiş...

Orduları dağıtılmış...

Tam bu noktada Türk gençliği görevdedir ve engellenemez diyordu.

Atatürk gençliğinin bu derece büyük bir kaygı duyması ve “müsterih olamaması” yaklaşan büyük tehlikenin yakınlığının ve büyüklüğünün habercisidir!

Atatürk gençliği her şeye rağmen görevdedir.

Uyan uyan Gazi Kemal!

Millet düşmanlarını tanıdıkça içinde uyanan Gazi Kemal’in ta kendisidir.

Atatürk düşmanları, Türk milletinden bu yüzden korkmaktadırlar. Türk milletinin benliğinde, Mustafa Kemal’den başkası bulunamaz.

Millete yönelik saldırılar, karşısında Mustafa Kemal’i bulur.

Amerikancı ve şeriatçı olanların, Mustafa Kemal’den başkasının milletin kaderini tayin edebileceğini düşünmeleri zavallıcadır.

Türk milleti tarihten beri kendi kaderini kendisi tayin eder. Gerçek liderini kendisi seçer. Onu esir etmek isteyenler geçicidirler. Kendilerini halife de sansalar, padişah da olsalar, diktatör de olsalar bu gerçek değişmez.

Türk Milletinin ebedi lideri Mustafa Kemal’dir.

Türk Milleti’nin varlığının kanıtı Mustafa Kemal’in varlığıdır.

Millet ölmedikçe Gazi Kemal ölmez.

Gençliğinin asil kanı durulmaz.

Bunun için Uyan uyan Gazi Kemal !

Kalpağınla, kılıcınla...

Sakarya’nla uyan!..

Başlık: Türk Gençliğine Mesaj
Gönderen: gizem316 - Ekim 21, 2007, 14:35:30
Türk Gençliğine Mesaj

Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitâp düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

Kemal Atatürk
Başlık: Türk Ordusu’na Mesaj
Gönderen: gizem316 - Ekim 21, 2007, 14:37:12
Türk Ordusu’na Mesaj
Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk Ordusu!

Memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmış isen, Cumhuriyet’in bugünkü feyizli devrinde de, askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhes olduğun halde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.

Türk vatanı ve Türklük camiasının şan ve şerefini, dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumun tam bir iman ve itimadımız vardır. Büyük ulusumuzun Ordu’ya bahşettiği en son sistem fabrikalar ve silahlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir feragat-i nefis ve istihkar-ı hayat ile her türlü vazifeyi ifaya müheyya olduğunuza eminim. Bu kanaatle Kara, Deniz ve Hava Ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selamlar ve takdirlerimi, bütün ulus muvacehesinde beyan ederim.

Kemal Atatürk
(29 Ekim 1938 - Atatürk’ün Cumhuriyet’in 15. yıldönümü nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’na mesajı)
Başlık: ATATÜRK RESİMLERİ..
Gönderen: can__su - Ekim 26, 2007, 19:56:54
(http://img233.imageshack.us/img233/7718/ataturkefendileryn7.jpg)











Başlık: ATATÜRK RESİMLERİ..
Gönderen: _PFİZER_ - Ekim 26, 2007, 22:03:38
EY MUSTAFA KEMAL...

Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?  ....
Başlık: ATATÜRK'Ü ANLAMAK!!!
Gönderen: _PFİZER_ - Ekim 26, 2007, 22:14:16
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP  

Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
Başlık: ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ; HALA UYANAMADIK ?
Gönderen: ESİN AVŞAR - Kasım 05, 2007, 13:16:17
AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk resimlerinin kaldırılmasını  öngörülüyor !  
Ulusal  bilincimizi yavaş  yavaş  yok etmelerine izin vermek istemiyorsanız; iletebileceğiniz kadar iletiniz!    





İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... Trene binerler ve kompartımana çekilirler.
Ertesi gün, yaveri, Atatürk’ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır. Yaveri: "Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz", der.
"Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım", der.
Yaveri: "Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik", der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
"Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyuması".

ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ; HALA UYANAMADIK ?
Başlık: EY MİLLETİM!!!
Gönderen: can__su - Kasım 07, 2007, 11:25:20
"Ey milletim,
Ben, Mustafa Kemal'im...
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


Özgürlük hâlâ,
En yüce değer
Değilse eğer...
Prangalı kalsın diyorsanız, köleler...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh, dünyada barışın.
Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.

Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...
Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
Hâlâ medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek...
Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız;

Budur bizim alın yazımız...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


Fazla geldiyse size,
Hürriyet, Cumhuriyet...
Özlemini çekiyorsanız,
Saltanatın, sultanın...
Hâlâ önemini anlayamadıysanız,
Millet olmanın...
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın...
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.
RAHAT BIRAKIN BENİ..."
Başlık: *BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ*
Gönderen: can__su - Kasım 07, 2007, 16:59:54


Sevgili Atam!

Bu hitabeyi gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,

Temel eğitimini tamamlamış ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.

Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.

İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.

Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun. Bakışların keskindi.

ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din. Çocuktum...

Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.

Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol Sol-sağ-sol Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık... Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık..

(Ne zaman salıncakta sallanan fotoğrafını görsem, geçen 23Nisan'lara
yanarım.)

Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...

Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...

Şahin bakışların vardı, hürriyete âşıktın...

En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, Ama savaş meydanlarında
karşında kimse duramazdı.

Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...

Özgür geleceklere açılan pencereydin.

Sözün özü benim sevgili atam;

Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.

Beni milli bir şekilde eğitenler,

Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin
yükseklik ve debisini,

Yes, it is a pencil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama
yerleştirdiler de;

Bana senin insan yönünü anlatmadılar.

Sigara tiryakisi olduğunu, Rakı içtiğini, Âşık olduğunu, Evlendiğini,
Boşandığını,

Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp için için
ağladığını,

Özlemlerini, hasretlerini, Geleceği kazanmaya dair fikirlerini,
Anlatmadılar.

Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin.

Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı.

Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.

( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)



Bir yandan;

Heykellerini diktik,

Dağa-taşa siluetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya Mutlaka senden
alıntılar yerleştirdik.

Bir yandan;

Her işin kolayına kaçtık,

Ticarette kazık attık,

Üretim yerine kopyaladık,

Bilim adamlarını sindirdik,

Aydınları yargıladık,

Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, Çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.

Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik.

Eğitimi siyasete kurban verdik,

Ekonomiyi siyasete kurban verdik, Aydınlık olması gereken gelecekleri
Siyasete kurban verdik.

Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...

Benim biricik Atam;

Biz Demokles'in kılıcını sapından değil Keskin yanından tutmayı marifet bildik.

Sözün özü sevgili Atam ;

Senin ruhunu gıdım gıdım içtik,

Tükettik... Tükettik... Tükettik...

Dedemden babama, babamdan bana Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış"
bulunmaktayız.

Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek Enkaz bile bulamayacağız...

Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli;


Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni İlelebet muhafaza ve müdafaa etmek,

Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti...

Uzun bir yoldu...

Yorucu ve yıpratıcıydı...

Adidas'larımız eskidi, McDonalds’ta mola verdik.

Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya
bedeldir" anladığımız için emanetini,

1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...

Verdiğin en önemli görev:

Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem

Türk istiklalini ve cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir,
bilirim.

Muhtaç olduğum kudretin,

Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...
Başlık: ATATÜRK
Gönderen: SeZaRXXL - Kasım 07, 2007, 17:02:11
AŞAĞIDAKİ YAZIYI BİR ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ, OKULUNUN DUVAR GAZETESİNE


YAZMIŞ.




İNANILMAZ GUZEL VE FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI

İYİ DE YAPMIŞ.







Bu ülkede yasayan her insanin bağımsızlığını ve demokrasisini


borçlu olduğu
insan:


ATATÜRK...



Gençliğinde kot pantolon giyememiş.


Sevgilisinin elinden tutup
hasılat rekorları kiran bir sinema filmine gidememiş...
Padişah ona Trablusgarp Cephesi'nde görev verdiğinde, lüks uçak
şirketinin,
first class koltuğunda viskisini yudumlayarak görev yerine gidememiş...


Halkına bağımsızlık fikrini anlatabilmek için kortej
esliğinde
Mercedes'lerle gezememiş Anadolu'yu...
Kurtuluş hareketini başlatmak için 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan
ayağında
spor ayakkabısı ya da kovboy çizmesi yokmuş...
Kazandığı her savaştan sonra savaş sahasına fırlayıp moral veren
mini etekli
ponpon kızlar da yokmuş...
Tarih kitaplarına bakılırsa, Yunanlıları İzmir'den denize
döktükten sonra
timsah yürüyüşü de yapmamışlar...
Ülkesinde yapacağı devrimleri, unutmamak için not
alacağı bir
cep bilgisayarı olmadığı gibi, kendisine suikast girişiminde
bulunacakları
da cep telefonundan öğrenememiş!
Atatürk için üzülüyorum. Dağ gibi adam, bir radyo programına faks
çekemeden,
İsmet Pasa için Safiye Ayla'dan bir istek parçası isteyemeden
gitti ..


Lozan Zaferi'nden sonra veya Cumhuriyet'in ilanından sonra
arabaya atlayıp
sabahlara kadar korna çalıp, elinde bayraklarla sokaklarda tur
atamadı.


Evinin balkonuna çıkıp, bir şarjör mermiyi havaya sıkamadı.
Atatürk'e acıyorum...








Sen kalk, dört kadınla evlenebileceğin bir


dönemde dünyaya gel,


sonra değerini bilmeyip tek kadınla evlilik sistemini
getir. Aaaah ah...
Çılgın diskolara gitmek, sabahlara kadar içip, içip rock yapmak,
babasının mersedesini alıp söyle bir Emirgan turu çekmek dururken...
Bunları yapmadı Atatürk...


Keyif çatmadı...
Tüm hayatini ülkesinin kurtuluşuna ve uygarlaşmasına harcadı...


ISTE ONUN IÇIN BÜYÜK ADAMDI ATATÜRK HER FIRSAT ELINDE VARDI. O ISE
SADECE
BU MILLETIN BAGIMSIZLIGINI ISTEDI.


BÜTÜN SUÇU


2 KADEH RAKI IÇMEKTI
O KADAR.....
Başlık: EY Yüce Türk , Ulu Türk
Gönderen: can__su - Kasım 07, 2007, 19:06:09
EY Türk!

Türk'sün, Türk'ün kim olduğunu bil!

Bundan en az on bin yıl önce, Avrasya'nın ortalarında, birbirine bağlı denizlerden oluşan bir iç deniz ve o denizin çevresinde yaşayan bir millet var idi... Bu millet o çağdaki adı UYGUR olan TÜRK MİLLETİ idi.

Dünyanın başka yerlerinde yaşayan halklar avcılık ve toplayıcılık dönemini yaşarken TÜRKLER, TARIM VE HAYVANCILIK çağını yaşıyorlardı. Tohumu toprağa ekip ürün almayı; hayvanları alıştırıp onlardan yararlanmayı biliyorlardı.
Başkaları mağaralarda, ağaç kovuklarında yaşarken TÜRKLER, köyler, çadır köyler ve şehirler kurmuşlardı; madenleri eritip onlardan aletler yapıyorlardı. Ortak yaşamanın gereği olan TÖRE'leri ve varlığın gizlileriyle ilgili İNANÇLARI vardı.

TÜRKLER, GÖK TANRI'ya inanıyorlardı. GÖK TANRI bu dirlikte inançlı ve erdemli yaşayanları UÇMAK'a, inançsız ve erdemsizleri de TAMU'ya atardı,
GÖK TANRI, gökyüzündeki varlıkları, yeryüzünü ve kişioğlunu yaratan TEK TANRI idi...

TÜRK, GÖK TANRI'nın kişioğlunu yönetmek ve yönlendirmek için yarattığı ÖZEL bir millet idi...

İçdeniz kurudu
İÇDENİZİN kurumasıyla TÜRK'lerden, başka yerlere göçler oldu. Göç eden TÜRK'ler; gittikleri yerlerdeki yerli halkları yönettiler; yönlendirdiler ve UYGURLAŞTIRDILAR... Yani uygarlaştırdılar... UYGARLIK yeryüzüne böyle yayıldı... Hint, Çin, Sümer, Maya, Etrüsk, Roma, Öncül Yunan ve Anadolu uygarlığı böyle kuruldu.
Gidenler sayıca az idiler... Yerliler çok... Azlıklar, çoklukların içinde eriyip gittiler... Yeni halklar oluştu. Bu yeni halkların dillerine Türkçe sözler girdi... Çok, çok...
Avrupa'nın ortasındaki ALP Dağları'nın da, Amerika'daki ANT Dağları'nın da adını TÜRKLER koydu.

Ne diyordu ATATÜRK:

Asya'nın ortasında Oğuz oğulları
Avrupa'nın Alpleri'nde Oğuz torunları
Doğudan doğan biz, batıda yine biz.

On bin yıl içinde adımız UYGUR da oldu; KUN da... Başka adlar da aldık... Bizim adımız andımız oldu... Ve gerçekte her çağda biz TÜRK olduk...
Kim bizim ruhumuzun derinliklerine girdiyse TÜRK oldu; kim çıkıp gittiyse bizden başka oldu... TÜRK hep var oldu.

Sanayi icat oldu
On bin yıllık TARIM ve HAYVANCILIK UYGARLIKLARI döneminin BİRİNCİL ULUSU biz idik...
Anlatması uzun sürer ama gerçektir. SANAYİ UYGARLIĞINI kaçırdık. Ve üç yüz yıldır öncü konumumuzu yitirdik.
Şimdi BİLGİ ÇAĞI'nı yaşıyoruz... Ne yazık ki onda da öncü değiliz. Başkaları buluş yapıyor; üretiyor, biz tüketiyoruz.
Yeni girilmekte olan NANO-TEKNİK çağına herkesten hızlı girmek ve sonra gelecek büyük gelişmelerin öncüsü olmaya ne dersiniz?

Diyorum ki;

Ey TÜRK!
Türk'sün! Kim olduğunu bil!
Binlerce yıllık geçmişini hatırla!
Silkin! Titre ve kendine dön!
Aklı ve bilimi yol gösterici yap! Türklüğünün derin ruh köklerinden güç al ve sıçra!
Gelecek çağı bugünden yaşa! Bütün gücünle eğitime yönel! Bilimlik çalışmaları ve en derin teknik araştırmaları destekle...
Alabildiğine...
ATATÜRK'ün açtığı yola yönel!

                                                                                                                               Namık Kemal Zeybek
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 07, 2007, 19:09:14
BİR ASKERİN MEZARINA

Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...

MUSTAFA KEMAL
· Harbiye talebesi iken yazmıştır.

HAKİKAT NEREDE?

Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.

Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?

MUSTAFA KEMAL  



BEŞİKE HÂDİSESİ İÇİN

Çıkıyor gönüllere istimdadı
Sâmiamda vatanın feryâdı
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Yaralı bir ananın evlâdı
Etmesin mi anaya imdadı?

Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
Edelim sıhhatini istimzaç;
Etmeyelim kimseyi izaç?

Zırhlılar her yeri tehidt ediyor,
Makedonya bunu tes'it ediyor.
İnkırazı bize teyit ediyor.

Yemenin purişi malumu cihan
Ne için eyledi millet isyân?
Zulme ister mi bu yoldan burhan
Turuşkalar bile aldı meydan

Hani kânun-u adaâlet nerede?
Mülk-ü millette himâye saadet nerede?
Haricen mülk-ü himaye nerede?
Bizde evvelki şecaat nerede?

Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas
Eder elbette tahayyür ibraz
Vatanın feyzine kâdir olamaz
Yeniden fethine verseydi cevâz...

Yıldırım görse şu ahvâlimizi
Ateş kahrı yakar hâlimizi,
Af eder mi bizim efâlimizi,
Mahveder cumle-i emsâlimizi,

Ey büyük Fâtih'i İstanbul'un...
Bu revş olmadı mı makbulün
Sây ile toplanılan mahsulün
Berhava oldu fakat meçhulün...

Yazık oldu Vatana âh yazık...
Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..
Acısın bizlere, âh yazık!

MUSTAFA KEMAL
· Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)  

HAYAT SERENADI

Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı mektuptan :

"Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :

Hayat kısadır,
Biraz hayal,
Biraz aşk
Ve sonra Allahaısmarladık.

Diğeri de :
Hayat boştur.
Biraz kin,

KASİDEİ İSTİBDAT YAHUT KIRMIZI İZLER

Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.

MUSTAFA KEMAL

ŞANLI ORDU GAZETESİ : 24 Kasım 1908
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 08, 2007, 12:39:01
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK HAKKINDA 30 ÖZEL DURUM

1."ATA" LAFINI SEVMEZDI
"Ataturk" hitabini ilk kez donemin Turk Dil Kurumu Baskani bir
konusmasinda kullanmis, Mustafa Kemal de cok begenerek soyadi olarak
almisti.Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hic hoslanmazdi.

2.EN SEVDIGI YEMEK
Manastir Askeri Lisesi yillarindan kalan bir aliskanlikla hayati
boyunca en sevdigi yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldi. Tatliya
duskun degildi ama cani istediginde cok sevdigi gul recelini tercih
ederdi.

3.EN BUYUK HAYALI DUNYA TURUNA CIKMAKTI
Omru yetseydi bir dunya turuna cikip Turk dili ve tarihi uzerindeki
calismalarini genisletmek en buyuk hayaliydi.

4.BASUCU KITABI "CALIKUSU" YDU.
Binlerce kitabi vardi.Ama bunlarin arasinda bir tanesini hayati
boyunca hatta cephede bile basucundan ayirmadi. Resat Nuri Guntekin'in
unlu Calikusu" romanini hep yaninda tasir, her gun rastgele bir
yerinden acar, birkac sayfa okurdu.

5.KABUL SALONUNDAKI AT YAVRUSU
Atlardan sonra en sevdigi hayvan kopekti. "Fox" adini verdigi kopegi,
Gazi`nin yataginin ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara duskunlugu o
dereceydi ki bir gun misafirlerinin de gorebilmesi icin yeni dogmus
bir tayla annesinin Cankaya Kosku kabul salonuna getirilmesini bile
emretmisti.

6.TAM BIR SALON ADAMI
En sevdigi dans valsti. Muzik zevki cesitlilik gosteriyordu.Klasik
Bati muzigi disinda Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7.GOMLEKLERININ TUMU BEYAZDI
Gomleklerinin hepsi beyazdi. Bu gomlekler ilk yillarda Isvicre`de ozel
olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasina onculuk
edebilmek icin Beyoglu`nda bir terziye diktirilmeye baslanmisti.

8.DOLABINDA LACIVERTE YER YOKTU
Takim elbiselerinin tasarimlarini hep kendisi cizerdi.Lacivert takim
giymeyi sevmezdi.

9.OLCULERI
Boyu 1.74 idi.Hayatinin son donemlerine kadar 76 olan kilosu
hastaliginin ilerlemeye baslamasiyla 46'ya kadar dusmustu. 43 numara
siyah rugan ayakkabi giyerdi.

10.RUMELI SIVESI
Ozenli ve temiz bir Turkce konusurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli
sivesiyle telaffuz ederdi.

11.HAZIN BIR HIKAYE
Hayatinda bir donem cok onemli yer tutan Mustafa Kemal`in
evlenmesinden sonra hayatina trajik bir sekilde son veren Fikriye
Hanim`in mezarinin nerede oldugu bilinmiyor.

12.CUMHURBASKANLIGINDAN SIKILIYORDU.
Hayatinin cogunu gecirdigi savas cephelerinden sonra Cumhurbaskani
olarak gecirdigi yillar ona bir tecrit yasantisi gibi geliyor, cok
sevdigi halkindan ve sade bir vatandas yasamindan uzaklastigini
dusunuyordu.

13.PAPA`NIN TEMSILCISINE ELBISE
Kiyafet Kanunu cercevesinde tum din adamlarinin dini kiyafetleriyle
sokaga cikmalari yasaklaninca, Monsenyor Roncalli`ye kendi terzisi
Kemal Milasli eliyle bir koleksiyon hazirlatti.

14.KENDISI TIRAS OLMAZDI
Sabah kahvaltilariyla arasi hic hos degildi.Yataktan kalkar kalkmaz
odasindaki divanin uzerine bagdas kurarak oturur, gunun ilk kahvesini
sigarasini icerdi.Bir ozelligi de kendi kendine tiras olmamasiydi.

15.DUZEN TAKINTISI VARDI
Evinde ,cevresinde hatta konuk oldugu evlerde bile egri duran esyalari
duzeltmeden rahat edemezdi.

16.HOSGORULU LIDER
Koylunun birinin gazete kagidina sardigi tutunu icmeye calisirken eli
yanmis,"Alin bunu kendi icsin" diyerek Ataturk`e
kufretmisti.Mahkemeye cikarilacakti. Ataturk olayi dinledikten sonra
"Onu mahkemeye vereceginize dogru durust sigara icmesini temin edin"
dedi.

17.SIGARA PAZARLIGI
Hastaliginin baslangicinda kendisini muayene eden Dr.Fissinger gunde
kac paket sigara ictigini sormus, Ataturk "sekiz" demisti. Doktor bunu
gunde bir pakete indirmesi gerektigini soyleyince gulumseyerek cevap
vermisti:"Ben zaten bir paket iciyorum. Bundan sonra bunu sizin
izninizle yapacagim".

18."BU NASIL HALKCILIK?"
Bir sabah milletvekilleri ile trene binmisti.Konduktorun
milletvekillerinden bilet parasi almamasina sasirmis nedenini
sormustu.Trenin milletvekillerine bedava oldugunu ogrenince epey
sinirlenmis, "Ne de guzel halkcilik ama" demisti.

19."LAIKLIK ADAM OLMAKTIR!"
Ilk mecliste bir oturum sirasinda uyelerden biri laikligin ne manaya
geldigini anlamadigini soyleyince Gazi cok sinirlenmis ve elini
kursuye vurarak bir din bilgini olan uyeye cevap vermisti: "Adam olmak
demektir hocam,adam olmak!"

20.KURBANLARI BAGISLARDI
Gittigi yurt gezilerinde kendisi icin kurban edilen hayvanlara bakamaz
boyle durumlarda sirtini doner yada kesilmelerini engellerdi.

21.YABANCI DILE MERAKI
Askeri lisede ogrenmeye basladigi Fransizca'yi sonraki yillarda
gelistirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardi. Konusurken araya
Fransizca sozcukler de eklerdi.

22.FASULYESINE POKER
Kumardan hoslanmaz ama arkadaslariyla fasulyesine poker oynardi.Oyun
sonunda kazandiklarini iade ederdi.

23.KAN GORMEYE DAYANAMAZDI
Cephelerde dusmanla gogus goguse savasmis biri olarak en ilginc
ozelligi savas meydanlari disinda kan gorunce fenalasmasiydi.

24.KULAKLARI DUYAN TEK KISI.
Fransiz tarihcisi Herriot Ankara`ya geldiginde Gazi`nin kulaklarinin
duyuyor olmasina sasirmis anilarinda bunu espirili bir dille
anlatmisti: "T.C`de bir tane kulaklari duyan kisi var onu da
Cumhurbaskani yapmislar".

25.BIR RICASI BAS ACTIRDI
Bir gun halk arasinda dolasirken carsafli bir kadina rastlamis, "Hafiz
Hanim benim hatirim icin basindaki ortuyu acar misin?" diye sormustu.
Kadin bas ortusunu acarak , Ataturk`un onunde egildi ve ellerini
optu.

26.BILARDO VE YUZME
Sportmen kisiligi vardi. Her gun at biner , yuzmeye gider ve bilardo oynardi.

27.EN BASARILI DERS.
Egitim hayati boyunca en basarili dersi matematikti. Pozitif bilimlere
ilgisi hayati boyunca surdu.

28.YAGCILARA GECIT YOK
Yagcila cok kizardi Bir aksam sofrasida kendisine gereksiz sekilde
iltifat eden Abdulhak Hamit`e mudahale etti.

29.SON YILBASI GECESI
1937`yi 1938`e baglayan son yilbasi gecesini Disisleri Bakani Tevfik
Rustu Aras ile bas basa gecirmisti. O gece dolabindaki bazi elbiseleri
bakana hediye etmisti.

30.KOSKTEKI GUVERCINLIK
Kuslari cok severdi.Cankaya Kosku`nde ozel bir bakicinin ilgilendigi
guvercinligi vardi.
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 08, 2007, 12:45:45

ATATÜRK VE 19 RAKAMI

1. 1881'de 19. yüzyılın bitimine 19 yıl kala doğmuştur.

2.  Sağlığında, İngiliz İmparatorluğu Hükümeti Atatürk' ün doğum gününü tebrik için Türk Hükümeti 'den sormuş, ATATÜRK 19 Mayıs 1881 diye yanıtlamış ve kayıtlara böyle geçmiştir.

3. 1900'de 19 yaşında Harbiye' ye girmiştir.

4.  19 Aralık 1904' de bağımsız düşüncelerinden ötürü yıldız sarayına çağrıldı.

5.  Harp akademisinden aldığı sicil 317–8 dır dır. Bu rakamların tek toplamı 19 eder.

6.  Çanakkale Savaşının zaferle sonuçlanmasında 19' uncu fırka'yı (tümen) kurmuş ve ona komuta etmiştir.

7.  19 Mayıs 1915' de albay oldu.

8. Mahiyetindeki komutanlara: "Ben size, taarruz edin demiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar yerimize başka kuvvetler gelebilir" demiş elindeki çok az kuvvetle 19 Mayıs 1915' e kadar oyalama muharebesi ile düşmanı tutmuştur. Düşmanın yine Çanakkale' deki başarısızlıkları sonucunda 10 Aralık 1915'te Gelibolu Yarımadası boşaltılmıştır.

9. Zor bir duruma düşen 7. Ordu'ya komutan tayin edilen M. Kemal, bir düşman saldırısını seziyor ve hazırlanıyor. Nitekim 19 Eylül sabahı düşman harekete geçiyor, hem de kat üstün kuvvetlerle. Sağındaki ve solundaki kuvvetler epeyce kayıp verdikleri halde M. Kemal zamanında aldığı tedbirlerle kayıp vermekten kurtuluyor.

10.  19 Mayıs' ta Samsun' a çıkacak olan Atatürk' ün bindiği vapurda 19 yolcu vardı. 19 Mayıs 1963 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Prof. Dr. Tarık Zafer Tun aya’nın 19 Mayıs ve ötesi adlı makalesinden.

11.  19 Mayıs 1919' da Samsun'a çıkıyor. Bu tarihte 3 tane 19 rakamı vardır ki Atatürk' ün ömrü de zaten 3x19 dur. 19 Mayıs 1919' da 2x19=38 yaşındaydı.

12. 19 yıl Türk Milleti'nin hâkimiyetine bilfiil hâkim olmuş, Türk Milletine Baş Komutan ve Devlet başkanı olarak hizmet etmiştir. (1919–1938)

13. Milli Mücadele' ye fiili olarak başlaması için komutanlara yaptığı konuşma ve Meclis'te Milli davanın gerçekleşmesi yolunda güdülecek siyasetin karara bağlanma tarihi de 19 Kasım 1919 'dur.

14. Sakarya Meydan Muharebesi'ni kazandıktan sonra, başarısına karşılık TBMM kendisine olan minnet ve şükranını belirtmek için 19 Eylül 1921' de kabul ettiği özel bir kanunla Mareşallik ve Gazilik unvanı vermiştir.

15. Millete yayınladığı bir beyanname ile Osmanlı Devleti'nin hayat ve egemenliğinin sona erdiğini belirterek Türk Milleti'ni hayat ve bağımsızlığa kavuşturmak için, Ankara ' da olağanüstü bir Meclis toplantısı ve Türk Milleti'nin iradesini bu Meclise devretmeyi 19 Mart 1920 'de kararlaştırmıştır.

16.  Hitabet sanatının bir şaheseri olan Büyük Nutuk' un sonundaki Türk Gençliği'ne Hitabesi de başlangıç cümlesiyle beraber 19 cümledir.

17. Büyük devlet adamı ve eşsiz kahramanın adı ve soyadı "MUSTAFA KEMAL ATATÜRK" 19 harftir.

18.  "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE ". Bu şaheser cümle 19 harftir.

19. "İSTİKLAL GÖKLERDEDİR" Ne rastlantıdır ki, Atatürk' ün bu sözleri de 19 harftir.

20.  10 Kasım 1938 (19x2x19) (10 Kasım günü saat 9 da 10+9=19) 3x19 =57 yaşında ölümlü yaşama gözlerini kapamıştır.

21. Cenazesi büyük bir merasimle 19 Kasım 1938 günü Yavuz zırhlısı ile İzmit' e götürülmüştür.

22.  En Büyük Kahraman'ın ebediyete intikali üzerine arkadaşı ve halefi İsmet İnönü' nün Türk Milletine beyannamesi 19 cümledir.

23. Doğum ve ölüm yılları (1881 ve 1938), 19 sayısının katlarıdır.

24.  1919 rakamında 101 tane 19 vardır.

25.  İlk 19 yılda hazırlandı, ikinci 19 yılda siyaset ve askerlik alanında savaştı, üçüncü 19' uncu yılda devlet başkanı sıfatı ile hizmet etti.
Başlık: ATATÜRK İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER
Gönderen: gülayy - Kasım 08, 2007, 13:16:15
ATATÜRK İLE İLGİLİ BİLİNMEYENLER

Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk´ün olağanüstü yaşamı boyunca başından son derece ilginç ve gizemli olayların geçtiği biliniyor. Bu sayfamızda da bunların bir kısmına yer vermeye çalışacağız. Zaman içinde bunlara bulduğumuz yenileri de ilave olacak. Hepsini yanyana getirdiğimizde Atatürk´ün üstün şahsiyetinin yanısıra birde olağanüstü ve bilinmeyen bir yanının da olduğu gözler önüne serilmiş olacak.

İLK BAŞ KALDIRIŞI :

Atatürk, oldu olası Arapça derslerinden, yere bağdaş kurarak oturmaktan ve dizleri üstünde durarak yazı yazmaktan hiç memnun değildi.Yine dizlerinin üstünde durmaktan dizlerinin ağrıdığı bir gün ayağa kalkarak dersi ayakta dinlemeye başladı.Fakat bu seferde hocası bundan memnun olmamıştı ve Atatürk´e yerine oturmasını söyledi.Atatürk ise dizlerinin ağrıdığını ve oturamayacağını söyledi. Bunun üzerine hocası sinirlenip, deliler gibi haykırarak ;
"Neee bana karşımı geliyorsun " dedi.
Atatürk bunun üzerine ;
"Evet karşı geliyorum" dedi.
Tam bu anda diğer bütün çocuklarda ayağa kalkıp ;
"Evet karşı geliyoruz" diyerek aynı sözleri tekrarlayınca,hoca ne yapacağını şaşırarak onlarla uzlaşmak zorunda kalmıştı. Bu onun ilk baş kaldırışıydı. Liderlik vasfının ve kitleleri peşinden sürükleyen karizmasının ilk ortaya çıkışıydı.

15 YIL HÜKÜM SÜRECEKSıN...

Atatürk hakkında yapılmış birçok kehanet vardır.Bunların en ilginci onun el falına bakan bedevinin söyledikleridir.
Mustafa Kemal arkadaşları ile Bingazi´ye, Trablusgarp savaşına katılmaya gidiyordu.Yolda bie bedevi´ye rastladılar.Bedevi el falına çok iyi baktığını ve genç subaylara da isterlerse bakabileceğini söyledi.Hepsi ellerini açarak bedevinin söylediklerini dinlemeye başladı.Sıra Mustafa Kemal´e gelince, o önce baktırmak istemedi ama arkadaşlarının ısrarı karşısında, sonunda o da elini bedevi´ye açtı.Bedevi ele bakar bakmaz yerinden sıçradı ve heyecan içinde ;
"Sen padişah olacaksın" dedi ve ilave etti "15 yıl hüküm süreceksin."
Genç subaylar gülüştüler ve yollarına devam ettiler.
Aradan yıllar geçti, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti´nin Cumhurbaşkanı oldu.Cumhuriyetin 14.yılında hastalandı.Karaciğeri kötüye gittiğinde çevresindekiler ona "Artık içme Paşam" dediler.
Atatürk onlara birzamanlar yolda rastladıkları falcı bedevi´yi hatırlattı ve gülerek ;
"Arap vaktiyle söylemişti, Bizim padişahlık nasıl olsa 15 yıl sürecek...Hesapça bu son senemizdir..."
Yıl 1938 ´di...


Bilindiği gibi Hint halkı Atatürk´ü ve Türk halkını yanlız bırakmamıştı.Kurtuluş savaşından yıllar sonra ,1929 yılında Bir hintli Mihrace Atatürk´ü Pera Palas´taki 101 No´lu odasında ziyarete gelmişti.Mihrace´nin Atatürk´ü hangi nedenle ziyaret ettiği ve adı ve ziyaret sebebi hala bilinmiyor.Mihrace´nin ziyaretindeki bir sır da getirdiği hediyede yatmaktadır.Bu hediye altın sırmalı, hint işi ipek bir seccadedir.

Seccadenin üzerinde bir şamdanın asılı olduğu düz bir kemeri,her iki yanında birer güvercin bulunan beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülmektedir.Bordür de fillerden oluşmaktadır.

En ilginç yer ise her iki kemerin arasında orta kısımda dal kıvrımları ve güllerin çevrimi ile oluşan boşlukta romen rakkamlı bir saatin bulunmasıdır ve saat ; 09.08´ i göstermektedir. Atatürk Mihracenin ziyaretinden 9 sene sonra saat 09.05 ´te vefat etmişti.

Seccade halen Pera Palas´ ta bulunmaktadır.
 
ATATÜRK´ÜN GELECEĞı GÖRDÜĞÜ OLAYLAR :

Atatürk 1931 yılında,2.Dünya savaşı´nın patlamasının yakın olduğunu söylemiş ve bu konudaki düşüncelerini General McArthur´a şöyle anlatmıştı.
"Versay antlaşması,1.dünya savaşı´na yol açan nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmadı.Tersine rakipler arasındaki uçurumu büsbütün derinleştirdi.Şimdi içinde yaşadığımız barış dönemi,sadece bir ateşkesten ibarettir.Avrupa´nın geleceği Almanya´nın alacağı tavra bağlıdır."
General McArthur´a göre,savaşın 1940-1945 yılları arasında çıkacağını söyleyen Atatürk,Almanya´nın ancak Amerika´nın savaşa katılması ile yenileceğini ifade etmiştir.
Atatürk hayatının sonlarına doğruda şöyle diyordu ;
"Bir dünya savaşı yakındır.Bu savaş sonucunda, dünyanın durumu ve dengesi baştanbaşa değişecektir."
ATATÜRK, Mussolini hakkında da şu görüşlerini açıklamıştı ;
Mussolini bir maceraperesttir.Milletini bir uçuruma sürüklemektedir.Her tarafa saldırıyor.Bu adam yüzünden,çok şımarmış olan bu millete dersini vermeyi çok isterdim.,lakin yakında bir küçük millet onlara layık olduğu dersi verecektir.Ve şunuda hatırlatırım ki,bir gün gelecek,Mussolini´yi kendi milleti linç edecektir."
Bu görüşleri aynen gerçekleşmiştir.

ATATÜRK´ÜN RÜYASI :
Atatürk´ün bir rüyasını da Dr.Reşit Galip Bey´den öğrenmekteyiz,
"Mustafa Kemal ,Ankara´ya geldikten bir süre sonra ilginç bir rüya görmüştü.Ertesi gün bana şöyle anlattı. ;
"Reşit Bey,rüyamda bana ´Paşam ,ınönü´den ne haber?´diye sordunuz.Bende ´vaziyet kritiktir´ cevabı verdim.´Kritik nedir? Anlamadım ki!´dediniz.Bende ´Bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm´ diyerek odama çekildim."
Mustafa Kemal bana bu rüyasını anlattığında düşman henüz ızmir´e çıkmamıştı,ınönü mevkii de henüz bir önem taşımıyordu.Aradan yıllar geçti 2.ınönü savaşı´nın kritik günlerinden biriydi.Mustafa Kemal´in arabası Millet Meclisinin önünde durdu.Hemen yanına koşarak,telaş ve endişe içinde, "Paşam ,ınönü´den ne haber?" diye sordum.
Aynen şu cevabı verdi ;
"vaziyet kritiktir"
O zaman ben ;
"Kritik nedir? Anlamadım ki!" dedim.
O da ;
"Sana bunun cevabını 15 dakikaya kadar veririm" dedikten sonra gülümsedi ve ;
"Hani Ankara´ya geldikten sonra bir rüya görmüşdüm,hatırladın mı?"
Hafızamı yoklayarak, rüyasını anlattım.Gülerek ;
"işte, rüya ayniyle vakidir.Ben ısmet´i tanırım,göreceksin 15 dakikaya kadar kendisinden muzafferiyet haberi alacağız."
Gerçekten de 5 dakika geçmeden bir telgraf gelmiş ve 2.ınönü savaşı´nın da zaferle sonuçlandığını öğrenmişlerdi...
 
ATATÜRK´ÜN 1907´DE ÇıZDıĞı T.C. HARıTASI :
Atatürk, Kurtuluş savaşından çok önce, ittihatçıların Trakya´da 1907´de yaptıkları bir toplantı sırasında, bir Türkiye haritası çizmişti.Orada bulunanların anlattıklarına göre,o günkü Osmanlı devleti sınırlarıyla hiçbir ilgisi olmayan ve o zaman hiçbir anlam veremedikleri bu harita, gelecekte, yine Atatürk´ün kuracağı Türkiye Cumhuriyeti´nin haritası olacaktı.Haritada bugünkü sınırlarımıza uymayan tek bir fark vardı ;Atatürk, bizden ayrılmasına gönlünün bir türlü razı olmadığı Kerkük´ü de Türkiye topraklarına katmıştı.

DENEME UÇUŞU :
Uçakların ilk deneme ve gelişme dönemleriydi.Fransa´da yapılan bir uçak gösterisine katılan, birçok ulusun temsilcileri arasında, Osmanlı ateşesi olarak Mustafa Kemal´de katılmıştı.Gösteriyi izleyenler, sırasıyla uçağa bindirilerek gezdiriliyorlardı.Sıra Mustafa Kemal´e geldiğinde, gösteride bulunan ve genç ateşenin komutanı olan şahıs,birden bir rahatsızlık duyarak Mustafa Kemal´in uçağa binmesine engel oldu.Öteki temsilcilerle havalanan uçak kısa bir süre sonra düştü ve içindekilerden sağ kurtulan olmadı.
 
ATATÜRK VE "9" VE "19" Rakkamları :
 
Atatürk´ün hayatında "9" rakkamının kendine özgü önemli bir yeri olmuştur.Örneğin Atatürk´ün doğum yılı olan 1881 rakkamı, "9" rakkamı ile birçok ilşkiler göstermektedir.
1+8=9
8+1=9
18=2x9
81=9x9
18+81=99
19x99=1881
Atatürk´ün harb okuluna girdiği tarih : 1899
Vatanı kurtarmak için Samsun´a ayak bastı : 19/05/1919
Bandırma vapurunda yolcu sayısı 19 ´dur.
ıttihat ve Terakki´nin yıllık toplantısına Trablusgarp delegesi olarak katıldı : 22/09/1909
Sivas kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesini kurdu : 04/09/1919
Erzurum Mebus adaylığını kabul etti : 19/10/1919
TBMM tarafından kendisine gazi ünvanı verildi ve Mareşalliğe terfi ettirildi : 19/09/1921
Atatürk 19.yüzyılda 19 yıl yaşamıştır.
Atatürk 19.yüzyılın bitmesine 19 yıl kala doğmuştur.
Atatürk´ün ilk askeri görevi, 19.Kolordu Komutanlığıdır.
Mustafa Kemal Atatürk : 19 harften oluşmaktadır.
Mustafa Kemal Atatürk´ün nüfus cüzdanının numarası da 993814-B idi.
Bu sayı dizisindeki 938 rakkamı öldüğü yılı hatırlatmakta geriye kalan 9 ve 14 rakkamı da ölüm saatinin yakın bir benzeridir.
"Ne mutlu Türküm diyene" =19
"ıstikbal göklerdedir" =19

ATATÜRK'ÜN ÖNSEZİLERİ:
"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitirsiniz..."
Prof.Dr.Afet ınan "Atatürk hakkında hatıra ve belgeler" adlı kitabında ilginç bir hatırasını naklediyor. Atatürk 09 ocak 1936 Perşembe günü, dil ve tarih coğrafya fakültesi´nin açılış dersinde okuması için afet ınan´a :
"tarih belgelerinin ilerideki keşifleri buna dayanacaktır.Her tarihi kişinin söylediği sözler toplanabilecek ve böylece biz onları kendi seslerinden ve sözlerinden dinleyebileceğiz." diyerek yazıyı verir.
Buna karşılık Afet ınan :
"Bu çok uzak bir gelecekte belki olabilecek keşfin benim ifadem olarak verilmesine cesaret edemiyeceğimi" kendisine söylediğim zaman canı sıkıldı ve şöyle dedi :
"Bunlar bir gün olacaktır...Görürsünüz,işitirsiniz..."
30 yıl sonra :
Atatürk tarafından bu yazının verilmesinden 30 yıl sonra yine aynı ay ve günlere tesadüf eden,01 ocak 1966´ da şöyle bir haber yayımlandı :
"Venedik´in Saint Georges Adası´ndaki Benedictis Manastırı Labratuvarları´nda, manastır rahiplerinden Pellegrio´ nun yönetiminde,seslerin ayırımı esasına dayanan çok dikkate değer araştırmalar yapılmaktadır.ıtalya ıçişleri Bakanlığı,1962 ´de başlayan bu çalışmaları kontrol etmektedir.Fakat elde edilen sonuçlar halen açıklanmamıştır.Saint Georges Adası´ndaki bilim kurulunun geçmişe ait sesleri toplayacak,elektronik araçlar üretmeye çalışmakjtadırlar.Bilim adamları özellikle Demosten,Pitagor ve Jul Sezar´ın söylevlerinden kendi sesleri ile parçalar elde etmeye uğraşmaktadırlar."
Haberin sonunda ise daha açıklayıcı bilgilerin şu anda verilemeyeceğinden bahsediliyordu.
 
ATATÜRK´ÜN GÖRDÜĞÜ SON RÜYA :
26 Eylül 1938 tarihinde Atatürk, rahatsızlığı ile ilgili olarak ilk defa hafif bir koma atlatmıştı.Prof.Dr.Afet ınan,olayı şöyle anlatıyor :
"O geceyi rahatsız geçirdi,ilk hafif komayı o zaman atlatmıştı.Ertesi sabahki açıklamasında" :
"Demek ölüm böyle olacak" diyerek "uzun bir rüya gördüğünü" söyledi ve "Salih´e söyle ,ikimizde bir kuyuya düştük,fakat o kurtuldu" dedi.
Atatürk´ün,burada "kuyuya düşme" sembolü ile gördüğü rüya vizyonu,kendisininde söylediği gibi ölümün habercisiydi.
Salih Bozol´un kuyudan kurtulması ise bilindiği gibi,Atatürk´ün vefat ettiği gün ,buna çok üzülen Salih Bozok´un da intihar etmesi ve sonunda onun kurtarılmasını simgeliyordu.
ışte bu ATATÜRK´ün son rüyası idi...

 

 
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 08, 2007, 14:00:43
ATATÜRK DİYORKİ;  


Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.


Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.


Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.


Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.


Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.


Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.


Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.


Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.


Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.


Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 08, 2007, 14:03:52
ATATÜRK 'ÜN İLK CUMHURBAŞKANLIK KONUŞMASI

Saygıdeğer arkadaşlar, dünya çapında önemli ve olağanüstü olaylar karşısında, saygıdeğer milletimizin gerçek uyanıklığına ve şuurluluğuna değerli bir belge olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun bazı maddelerini açıklığa kavuşturmak için kurulmuş olan özel komisyon tarafından yüksek heyetinize teklif edilen kanun tasarısının kabulü dolayısıyla, Türkiye Devleti'nin zaten bütün dünyaca bilinen, bilinmesi gereken mahiyeti, milletlerarası adıyla adlandırıldı. Bunun tabii bir gereği olmak üzere bugüne kadar doğrudan doğruya Meclis Başkanlığı'nda bulundurduğunuz arkadaşınıza, yaptırdığınız bu görevi, Cumhurbaşkanı unvanıyla yine aynı arkadaşınız, bu aciz arkadaşınıza tevcih ediyorsunuz. Bu münasebetle, şimdiye kadar hakkımda gösterdiğiniz sevgi, samimiyet ve güveni bir defa daha göstermekle, yüksek değerbilirliğinizi ispat etmiş oluyorsunuz. Bundan dolayı yüce heyetinize gönlümün bütün samimiyeti ile teşekkürlerimi arz ederim."

"Efendiler, asırlardan beri Doğuda haksızlığa ve zulme uğramış olan milletimiz, Türk milleti, gerçekte soydan sahip bulunduğu yüksek kabiliyetlerden yoksun zannediliyordu."

"Son yıllarda milletimizin fiili olarak gösterdiği kabiliyet, istidat ve kavrayış kendi hakkında kötü düşünenlerin ne kadar gafil ve ne kadar gerçeği görmekten uzak, görünüşe aldanan insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz kendisinde var olan vasıfları ve değeri, hükümetin yeni adıyla, medeniyet dünyasına çok daha kolaylıkla gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri arasında tuttuğu yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir."

"Arkadaşlar, bu yüksek rejimi yaratan Türk milletinin son dört yıl içinde kazandığı zafer, bundan sonra da birkaç misli olmak üzere kendini gösterecektir. Bendeniz, kazandığım bu güven ve itimada layık olmak için, pek önemli gördüğüm bir noktadaki ihtiyacı arz etmek mecburiyetindeyim. O ihtiyaç, yüce heyetinizin şahsıma karşı gösterdiği sevgi, güven ve desteğin devamıdır. Ancak bu sayede ve Tanrı'nın yardımıyla, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum."

"Daima sayın arkadaşlarımın ellerine çok samimi ve sıkı bir şekilde yapışarak, kendimi onların şahıslarından bir an bile uzak görmeyerek çalışacağım. Daima milletin sevgi ve güvenine dayanarak hep birlikte ileri gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır."
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: can__su - Kasım 08, 2007, 14:08:54
ATATÜRK'ÜN ölüm ilanı.....

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin resmi tebliğidir :

Müdavi ve müşavir tabiplerin neşredilen son raporu, Atatürk'ün dünyaya gözlerini kapadığını bildirmektedir.

Bu acı hadiseyle Türk vatanı büyük yapıcısını, Türk milleti ulu şefini, insanlık büyük evladını kaybetti. Milletimize, içimiz yanarak, bu tarife sığmayan acıdan dolayı en derin taziyelerimizi sunarız.

Kederlerimizin tesellisini ancak ve ancak O'nun büyük eserine bağlılıkta ve aziz vatanımızın hizmetinde ararız. Şurasını da her şeyden evvel beyan etmeliyiz ki ölmez olan, onun büyük eseri, Cumhuriyet Türkiyesi'dir. Hükümetimiz, içinde bulunduğumuz bu mühim anda, bugüne kadar olduğu gibi dikkatle vazife başındadır. Müesses olan nizam ve idame hususunu, büyük Türk milletinin hükümetiyle tek vücut olarak teyit ve temin edeceğine şüphe yoktur.

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun 33. maddesi mucibince Büyük Millet Meclisi derhal yeni Reisicumhuru intihap edecektir. Türkiye'nin en büyük makamına, Teşkilat-ı Esasiye Kanununa göre geçecek zatın etrafında hükümetiyle, şanlı ordusuyla ve bütün kuvvetleriyle Türk Milleti sarsılmaz bir varlık olarak toplanacak ve yükselmesine devam edecektir.

Bugün ayrılığına ağladığımız büyük şefimiz Atatürk, her vakit Türk Milletine güvendi. Eserlerini bu güvenle yaptı. İdamesi esbabını da istikmal ederek güvenle büyük milletimize bıraktı. Ebedi Türk Milleti onun eserlerini ebediyetle yaşatacaktır. Türk gençliği onun kıymetli vediası olan Türkiye Cumhuriyetini daima koruyacak ve onun izinde yürüyecektir.

Kemal Atatürk, Türk'ün tarihinde ve gönlünde daima yaşayacaktır.
Başlık: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: gizem316 - Kasım 10, 2007, 07:50:51
10 Kasım... (http://img219.imageshack.us/img219/382/atamizianiyoruzsc6.th.jpg) (http://img219.imageshack.us/my.php?image=atamizianiyoruzsc6.jpg)

Bizim tarihimizde şairin Batı'dakinden farklı bir yeri var; bizde 'Aydınlanma' nın tohumları bir bakıma şiirle atıldı...

'Vatan' dediğimiz zaman aklımıza kim gelir?

'Vatan şairi!..'

Kim o?..

Namık Kemal ...

İnsanın insanlaşıp kulluktan kurtulmasında Tevfik Fikret' in büyük payı var...

20'nci yüzyılda yetişmiş büyük şairlerimizin Mustafa Kemal için en güzel şiirleri yazmaları, Türkiye'ye özgü bir tarihsel bilincin edebiyata dönüşmesidir...

*

Varoluş destanımız şiirimize öylesine işlemiştir ki bu gerçeği vurgulamak için bir tek dize yeter:


"O saati sordu.."


Kimdir "o" diye sorsanız, bu toprağın az buçuk mürekkep yalamış tüm insanları yanıtını bilir...


Kimdir o?..



Mustafa Kemal!..



Bu memleketin hapishanelerinde inlettiğimiz şairimiz Nâzım Hikmet 'in " Kuvayı Milliye Destanı "nı bilmeyen var mı?..

*

'Kurtuluş' umuz Batı uygarlığının emperyalizmine karşı "Milli Kurtuluş Savaşı" ile gerçekleşti; 'Kuruluş' umuz Batı uygarlığının "Aydınlanma" sını bir devrimle öngördü...


İkisinde de "Tek Adam" vardı..

Kimdi o?..


Mustafa Kemal!..

*

Batı, ne kurtuluşumuza sıcak baktı, ne de kuruluşumuza...


Ne var ki Anadolu, Mustafa Kemal Atatürk'ü anlamış ve duyumsamıştı...



"Tek Adam" ın bugüne dek bir efsane gibi yaşayabilmesi, bu tarihsel, toplumsal ve ulusal algılama sayesindedir...

*

Ancak her savaşın bir karşı-savaşı, her devrimin bir karşı-devrimi vardır...


Tarih böyle söylüyor...


Toplumbilim böyle yazıyor...


Bugün Türkiye'nin yaşadığı gerçeklerin anlaşılması için bu bilimsel kuralın iyice algılanması gerek...


Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki 'Kurtuluş' u ve 'Kuruluş' u yıkarak yerle bir etmek isteyen iç ve dış güçlerin ittifakı bugün Türkiye'de iktidarı ele geçirmişlerdir...

*

Atatürk 1938 yılında gözlerini hayata kapamıştı...



2007 yılındayız...


Demek ki aradan 69 yıl geçmiş...


İki karşıt gerçek bugünkü Türkiye'de bir arada yaşıyor; çelişki elle tutulurcasına somut...


Çelişkiyi yaşayanlar kimlerdir?..


Bizleriz...


Nâzım'ın diliyle:

" Onlar ki suda balık

Toprakta karınca

Havada kuş kadar

Çokturlar.

Korkak,

Cesur,

Cahil,

Hakîm ve çocukturlar."



Bir kurtuluş ya da kurtulamayış savaşı daha yaşıyoruz, yenilirsek elimizden kuruluşumuz da gidecek..

Bu '10 Kasım' da diyorum ki:

Yenilmeyeceğiz!..

İLHAN SELÇUK

10 Kasım 2007

10 Kasım Direnme Günüdür
Başlık: Ynt: 10 Kasım...
Gönderen: gizem316 - Kasım 10, 2007, 07:53:32

   

Her geçen gün yokluğu, haklılığı daha çok belli oluyor. Sanki yattığı yerden "Ben size demedim mi?" diyor. O, akıl, bağımsızlık, onur, insanlık simgesiydi. Tarihte onun kadar uzun -bir çağdan öbür çağa- atlayış yapan kaç kişi vardı?

İhaneti, irticayı, "bizi yutmak isteyen emperyalizm" i ve "bizi mahvetmek isteyen kapitalizm" i de o kadar iyi tanıyormuş ki, "İstikbalde dahi seni bu kıymetli hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır" diye uyardı. Ve dediği aynen çıktı!

O gün yer yerinden oynadı. Dolmabahçe'de, sıkışıklıktan 11 kişi ezilerek öldü. Ayın 19'unda cenaze Sarayburnu'ndan Yavuz zırhlısına götürüldü. İzmit Ortaokulu'nda son sınıf öğrencisiydim. " Üssü Bahri Kumandanlığı" iskelesinde bekleştiğimizde, saat 20.00 sularında, karanlıkta, 5 dakikada bir patlayarak yaklaşan top seslerini duyduk. Motorla iskeleye çıkarılan cenazeyi, önde "mülki ve askeri erkân", arkada biz öğrenciler, gara götürüp, Chopin' in Cenaze Marşı eşliğinde, son yolculuğunda Ankara'ya yolladık. Orada ağlamayan var mıydı, bilmem. Aslında, Türkiye ağlıyordu.

Ankara'daki törene dünyanın dört bir yanından gelen devlet, hükümet başkanları ve askeri birlikler katıldı. Çanakkale'de onunla çarpışan ve sağ kolunu yitiren Fransız General Gourrot , " Seni selamlamak için bir kolum daha var" diyerek katafalkın önünde sol kolu ile selam durdu!

Vahdettin' i kaçıran İngiliz Malaya zırhlısı, kendini bağışlatmak için İstanbul'a gelip selam durdu!

Etten kemikten bir ölümlünün yücelebileceği başka hangi yükselti olabilir?

Eroica Senfonisi'ni Napoleon' a ithaf etmiş iken onun imparator olması üzerine bunu " Büyük bir kahramanın anısına" diye değiştiren Beethoven , çağdaşı olsaydı, yapıtını Atatürk' e adamaz mıydı? Aradığı " kahraman "ı onda bulmaz mıydı?

Bir Rus tarihçi, kitabında dünyanın gelmiş geçmiş 10 kişisi arasına Atatürk'ü aldı. Ankara'daki Çin Büyükelçisi "Atatürk'ü Çin'de tanımayan yok gibidir. Atatürk, okullarda ders olarak okutuluyor. Atatürk tarih yarattı" diye konuştu. Küba'da onun anıtı dikildi. Fidel Castro " Atatürk en büyük devrimcidir!" dedi. Gelin görün ki, mum dibine ışık vermiyor. Atatürk'ün en büyük düşmanları, kendi ülkesinde!

***

Ne var ki, bugün ağlaşma günü değildir. 10 Kasım direnme günüdür!

Türkiye nereye gidiyor? Daha doğrusu, nereye götürülüyor? Çünkü emperyalizmin yaşandığı günümüzde hiçbir şey rastlantı değildir, boy hedefi ülke de, Ortadoğu'nun ortasındaki Türkiye'dir! Ne idik, ne olduk? Bağımsızdık, bağımlı olduk. "Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için" diyor, "İmtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz" marşları söylüyorduk; imtiyazlı, sınıflı olduk. OECD ülkeleri arasında sosyal eşitlikte en gerideyiz (Moody's, 1990-1992 istatistikleri). "Dahili ve harici bedhahlar" var, iç ve dış düşman, işbirlikçiler var. Atatürk'ün yerine geçen Atatürk düşmanları 10 Kasım'da Anıtkabir'de dizi dizi dizilip "İzindeyiz" diyerek saygı duruşunda bulunacaklar! Ne yüzle?

Meşruiyet, her gün adım adım çiğnenmekte.. Devletin içine mollalar tıka basa doldurulmakta... Düşman vatanın bağrına hançerini dayamakta, Başbakan, Bush' tan alacağı yeni talimata hazırlanmakta... Nereye dek?

***

Kırmızı çizgi sadece Güneydoğu'da değil. Meşruiyetin sınırının saptanması da üniversiteleri, hukukçuları, baroları, YÖK'ü, sendikaları, kitle örgütleri... ile birlikte hukukun önünde... Meşruiyetin bekçileri, kadınıyla, gençliğiyle, Cumhuriyet mitinglerini dolduran milyonlarıyla, "Cumhuriyeti korumak ve kollamakla görevli" olanlarıyla bu meşruiyeti korumak durumunda... O meşruiyet çizgisi 27 Mayıs'ta Tahkikat Komisyonu ile çiğnenmiş ve İsmet İnönü tarafından " Siz ihtilali meşru kıldınız" biçiminde, doğru olarak değerlendirilmişti. Bugün de ufak, sessiz, sivil darbelerden tırmandırılan bir " Erdoğan Anayasası" Atatürk Cumhuriyeti ve meşruiyeti değiştirilmek isteniyor.

10 Kasım, ağlaşma değil, direnme ve Atatürk Cumhuriyeti'ni savunma günüdür. 70 milyon herkesin Anıtkabir'dekine verilecek bir hesabı vardır.


ALPASLAN BERKTAY

CUMHURİYET
Başlık: Ynt: 10 Kasım...
Gönderen: gizem316 - Kasım 10, 2007, 07:55:32
Kutsal Özlem


Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bu gemi bu karadeniz
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost

Ararım izini Dolmabahçeden
Bir daha dönmez mi bu yola giden
İçimde sen gözümde sen
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost

Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Nerde nerde nerdesin dost
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost

Bulutlar terinden dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
Bir daha gel gel Samsun’dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost

Aşık Mahsuni Şerif
Başlık: Ynt: 10 Kasım...
Gönderen: gizem316 - Kasım 10, 2007, 07:56:59
(1978-Oktay Akbal)



Hangi Yüzle?


Hangi yüzle çıkacaksınız Anıtkabir’de Atatürk’ün karşısına? Ne kaldı Atatürk Cumhuriyetinden? Ne bıraktınız? Son izlerini de silmek, yok etmek uğraşındasınız. O duruma düşürdünüz bizleri, kendi kendimize soruyoruz sahiden bu ülkede Atatürk diye bir insan yaşadı mı, yoksa düş müydü toplumca yaşadığımız?

10 Kasım’larda törenler yaparlar, dokunaklı sözler söylerler, kapkara giysilerle Anıtkabir’e giderler, gözlerini nemlendirirler, TV’lerdeki eski günlerin filmlerini gösterirler, birkaç sinemada tiyatroda törenler tertiplerler, gazeteler karabaşlıklarla çıkar. İçki satmazlar, eğlence yerlerini kaparlar, bayrakları yarıya çekerler. Hepsi bu kadar! Öte yandan şu sıkıntılı gün bir geçsin diye çırpınırlar. İçlerindeki duygu, görünüşlerinin, ağızlarından dökülen lâfların tam tersidir. Ah şu Atatürk olmasaydı, adını bir silebilselerdi. Anıtkabir’i de bir kapatsalardı! Şimdilik bunları yapamıyorlar, ama Atatürk’ün yapıtını sağından solundan kopara, kemire tanınmaz biçime sokuyorlar.

Bugün 10 Kasım… 1938’den sonra geçen 38. 10 Kasım… İşte yurdumun durumu, işte Türkiye’nin acı gerçekleri, işte Atatürk devrimine ters düşen politikacılar yığını… İşte öldürülen gençler, birbirine düşmüş öğrenciler, şeriatçılıkta, ırkçılıkta, turancılıkta, çağdışı akımlarda bir şeyler arayan particiler, partiler, lidercikler…

En iyisi şiirler okumak, Atatürk için dizeler… Açmak Necatigil’in “Atatürk Şiirleri” güldestesini, orada 1921’de Faruk Nafiz’in “En Büyük” adlı şiiriyle çıkmak bir yolculuğa, Atatürk’le başlayan Atatürk’le biten..

“Eğilmez azmini dünyaya bildir
Yurdunu ölümden sen halâs eyle,
Anmazsa evladım benden değildir,
Adını bir değil bin besmeleyle” demiş,

“Tanrı’nın nurudur yüzünde yanan,
Bin yılda doğan bir kahramansın” demiş,

“Bilmem ki semadan yüksek alnınla,
Güneşler doğduğu yerden mi geldin” demiş…

Faruk Nafiz’in “Bu hıyaben ebediyet yoludur, Gider Allah’a kadar buradan ucu” diye başlayan ünlü şiirini de bilirsiniz. Sonra hatırlarsınız, 14 yıllık milletvekilliği süresinde bu Atatürkçü şiirleri yazmış ozanın hiçbir devrimci, ilerici atılımda bulunmadığını, Meclis’te en küçük bir yararlı iş yapmadığını, tek sözcük söylemediğini..

Abdülhak Hamit, “Sen ki hilkat denen ummanın/ En büyük incisisin” diye yazmış 1927’de “Bu müsellâh vatanın sen hem de/ Ebedi bekçisisin”…

Mehmet Emin de “Bu parlak yıldızı menfalarından/ Paryalar, fellâhlar selamlıyorlar/ İrlanda, Somatra adalarından, Beyazlar siyahlar selamlıyorlar” ; Yusuf Ziya Ortaç da 1928’de
“Ey yüceler yücesi/Dün değil bugün değil./Sen dünyalar durdukça bu milletin başısın” diye yazmışlar…

1930’ların şiirleri hep göklere yücelten sözlerle dolu, övgü, hep övgü, düşünceye dayanmayan parlak sözler, “mübalağa” sanatının en gösterişli örnekleri… Hüseyin Siret 1933’te şöyle yazmış: “Tarihe güneş kollu avize, hitaben/ Her yaprağının başlığı bir takızaferden…” Hızını alamamış, “Dahiler ufuklardaki yıldızlara benzer/ Sen öyle güneşsin ki huzurunda sönerler…” demiş ardından…

Atatürk’ün yaşadığı yıllarda yazılan şiirler hep bunlar gibi. Gerçek bir içtenlik görülmüyor.Gerçek bir şiir değeri, tadı yok.. Ama ölümünden sonra yazılanlar arasında içtenlik dolu, gerçekten duyulmuş bir acıyı yansıtan dizeler pek çoktur. Gövsa’nın “Bir milletin melâlini söyler derin derin” diye başlayan “Tavaf”ı, Ziya Osman’ın “Ah işte duyuyorum mesut günler içinden/ Sana sevimli yüzün asla solmasın, diyen…Bütün adınla dolan o coşkun şarkıları” diye başlayan şiirlerini unutmak zordur. Ne var ki Atatürk’ün anlamını, kişiliğini, önemini, vazgeçilmezliğini duyuran şiirler daha sonraki kuşaklarca yazıldı. Cumhuriyetle birlikte ya da daha sonra doğanlar büyüdüler, yetiştiler, Atatürk’ün değerini daha iyi anladılar. 1938’den sonra başlayan gerileme döneminde yazıldı bu güzel şiirler… Bunlarda, devrimin gerilemesinin, karşı-devrimin hız kazanmasının, Atatürk yolundan geriye dönme heveslerinin acısı duyulur. 1948’de Atilla İlhan şöyle yazar:


“Ellerinden öperim Mustafa Kemal
Biz, bunları yapmadık,
Sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal
Elsiz ayaksız bir yeşil yılan
Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal
Hani bir vakitler Kubilay’ı kestiler
Çün buyurdun! Kesenleri astılar.
Uyudun. Asılanlar dirildi
Mustafa’m, Mustafa Kemal’im”


Evet hangi yüzle çıkacaksınız, çıkacağız Anıtkabir’de Atatürk’ün yanına? Nasıl yürüyecekler o aslanlı yolu? Hangi yürekle, hangi içtenlikle, hangi inançla, hangi bağlılıkla? Elleri nasıl varacak “Atatürk” sözcüğünü yazmaya, dilleri nasıl varacak söylemeye?
“Sen uyudun, Asılanlar dirildi” diyor ozan. İşte bu yüzden soruyorum size, kendime, herkese : Hangi yüzle, hangi yüzle?
Başlık: Ynt: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: can__su - Kasım 10, 2007, 11:41:16
(http://www.hafif.org/imaj/exorientelux/e1m.jpg)

(http://www.hafif.org/imaj/exorientelux/e1l.jpg)

(http://www.hafif.org/imaj/exorientelux/e1ii.jpg)

(http://www.hafif.org/imaj/exorientelux/e1g.jpg)

(http://www.hafif.org/imaj/exorientelux/e1c.jpg)
Başlık: Ynt: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: can__su - Kasım 10, 2007, 11:48:18
Onu özlüyorum...
Aslında onu hiç görmedim.
Yüz yüze gelmedim.

Ama onu tanıyorum.

Sesini cızırtılı bantlardan dinledim
Hep siyah beyaz filmlerde gördüm yüzünü
Çelik bakışlarını şiirlerde okudum.

Onu yaşıyorum
Özlü sözlerini okudum köşe başlarında
Adını her sabah okul sıralarında andım.

Onunla son yolculuğa çıkıyorum
Birkez daha...
Onun geçtiği yollardan geçiorum.
Yollarda bıraktığı anıların izini sürüyorum
Çektiği acıları ruhumda taşıyorum

Onu arıyorum...


Can DÜNDAR (SARI ZEYBEK ' den)
Başlık: Ynt: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: can__su - Kasım 10, 2007, 11:55:07
(http://turk.ch/images/kultur/resim/Nazmi_Ziya_Guran/Ataturk.jpg)


Soğuk bir Kasım sabahı...
insanın içine işleyen, adeta iliklerinin donduran serin bir rüzgar var.

Yol kenarında birikmiş sarı yaprakları önüne katmış, oradan oraya sürükleyip duruyor.
Belli belirsiz atıştıran yağmur da zaten soğuk olan havayı daha da soğuk hale getiriyor.
Telaş içinde sokaklarda dolaşan üç beş kişiden başka kimse yok görüntülerde.
Dışarida olanlar da bir an evvel kendilerini sıcak bir çatı altına atma çabasında. Tek tük arabalar çıkıyor sabahın bu ilk saatlerinde.

Hüzün hakim sokaklara... caddelere... her bir köşeye...

Yetim kalmış bir milletin hüznü karışıyor esen rüzgara, arada bir yağan yağmura... Ata'sını kaybeden bir milletin hüznü bu.

Kasımın 10 'u oldum olası bu duyguları çagrıştıran bir gün olagelmiştir.
Bizi bırakıp gidişinin acısını, onsuzluğun kederini toplum olarak yüreklerimizde duyduğumuz yokluğunu derin bir şekilde hissettiğimiz Büyük Önder'in ölüm yıldönümleri hep bu duruklukla anılagelmiştir.

Oysa Atatürk, bizden her 10 Kasım 'da gözyaşı döküp dövünmemizi değil, aksine, onun gösterdiği hedeflere doğru daha hızlı ilerlememizi istememiş miydi ? Naçiz vücudunun bir gün elbet toprak olacağını, ancak "En büyük eserim" dediği Cumhuriyetimizin sonsuza dek yaşayacağını, yaşaması gerektiğini belirtmemiş miydi?

O halde neden bu hüzün ? Neden bu gözyaşları ? Neden bu ahlar vahlar ? Elbette, hepimiz böylesine büyük bir lideri kaybetmenin üzüntüsünü gönüllerimizde duyuyoruz. Bu çapta insanlar dünyaya pek ender geliyorlar ve göç edip gittiklerinden de bıraktıkları boşluk uzunca bir süre doldurulamiyor.
Fakat bu, Atatürk'ün ölümünden sonra herşeyin bittiği anlamına gelmiyor, gelmemelidir de !!!

Aslında herşey onun yokluğundan sonra başlayacaktı. Gösterilen hedeflere ulaşma konusundaki kararlılığımızda ilk günküne oranla bir azalma olup olmayacağının, emanetine sahip çıkan bir millet olarak gelişmiş toplumlar düzeyine erişip erişmeyeceğimizin cevabı onun kaybından sonra alınacaktı.

Bugün, şöyle bir geçmişe bakıp, 10 Kasım 1938'den bu yana neler yapılıp neler yapılmadığını düşünme günüdür.

Bugün, yapılamayanların neden yapılamadığını sorgulama günüdür.

Bugün Ata'nın emanetini sahiplenme, onun, yattığı yerde mutlu olarak uyumasını sağlama günüdür.

Bugün, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerine olan bağlılığımızın gösterme ve Büyük Önder'e bir kez daha şükranlarımızı sunma günüdür.

10 Kasım sıradan bir gün değildir...

Bugün, aydınlık yarınlara açılan bir penceredir.

SEN RAHAT UYU ATAM
Cumhuriyeti emanet ettiğin Türk Gençliği olarak, izindeyiz !!
[/color]
Başlık: Ynt: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: yucel_beyoglu - Kasım 10, 2007, 17:17:08
(http://www.ataturk.net/foto/1938/b/son07.jpg)
(http://www.ataturk.net/foto/1938/b/son06.jpg)
(http://www.ataturk.net/foto/1938/b/son14.jpg)

kaç türkü bilirim, sensiz öksüz kaldılar çocuk misali,
sarı zeybek, kırmızı gül birkaçı sadece,
kaç şair bilirim, adına kaç bin tane şiir yazdılar,
tevfik fikret, mehmet akif ersoy birkaçı sadece,
ve kaç şehir bilirim,
her birinde bugün matemini tutar,
istanbul, ankara, izmir birkaçı sadece,

yerinde rahat uyu,
bu toprak üstünde, bu evlatlar ve senin gibi
büyük bir önderin hatırası olduğu sürece,
kaç çılgın bize zincir vurmaya kalkacak,
bütün cihan gördü, diğerleri de görecek,
ekmeği böldükte, vatanı bölmedik,
hala biriz, hala kardeşiz,
kürt,türk, çerkez, laz hepimiz
bu ülkede her koşulda eşitiz,
ve her 10 kasımda seni anıyoruz...

yerinde rahat uyu atam...
Başlık: Ynt: 10 Kasım... MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü SAYGIYLA ANIYORUM!Uyan,uyan GAZİ KEMAL!
Gönderen: mesutsahin - Kasım 10, 2007, 17:24:27
ATAMIZI SAYGIYLA ANIYORUZ ÇİZDİĞİ YOLDA HERZAMAN HERYERDE GİTMEYE DEVAM EDECEĞİZ

ALLAH RAHMET EYLESİN
Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: shade - Aralık 04, 2007, 10:33:36
Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili konu başlıkları bu bölümde toplanmıştır.

Başlık: Ynt: ATATÜRK HAKKKINDA HERŞEY...
Gönderen: shade - Aralık 29, 2007, 11:56:33
Atatürk Hangi Takımlıydı?

Atatürk; 1930, 1932 ve 1933 yıllarında Galatasaray Lisesi'ni ziyaret etmiştir. Bunlardan ilkinin haberi Cumhuriyet Gazetesi'nde manşetten şöyle verilmişti:

'Reisicumhur dün Harp Akademi'sini, Mülkiye'yi, Harbiye'yi ve Galatasaray'ı ziyaret etti.'

İlk ziyaret sırasında lisenin müdürü olan Fethi İsfendiyaroğlu o günün 'perde arkasını' yıllar sonra bana şöyle anlatmıştı:

‘... Müdür odasındayız. Reisicumhur, ‘lütfen masamı şereflendirmeleri' önerimi ‘Hayır müdür bey! Herkes kendi yerinde oturmalı ve oturduğu yeri de haketmelidir!...' sözleriyle reddettiğinden ben de yanlarında ve ayakta durmayı yeğlemiştim. Okul ve öğrenimle ilgili sorularını yanıtlıyorum. Kahveler içilirken, İçişleri Bakanı, yakın arkadaşı ve okulun eski öğrencilerinden Şükrü Kaya Bey, Gazi'nin kulağına eğilerek:

Harp Akademisi, Harbiye, Mülkiye anladım da niçin Galatasaray, Paşam, diye soruyor; yoksa siz de bizden misiniz?

- O da ne demek, çocuk?

- Yani Galatasaray'ı mı tutuyorsunuz?

- Ben kulüp tutmam, çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde, otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık, nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

KAYNAK:
Tevfik Fikret ve Haluk Gerçeği
Orhan Karaveli
2005 (İstanbul)
PERGAMON YAYINLARI


Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: shade - Şubat 08, 2008, 15:12:57
ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ


Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyete tezahür edebilir. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler; millet, fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: gizem316 - Mart 18, 2008, 17:26:24
Mustafa Kemal İçin Yazılan İlk Şiir (http://www.sonbaski.com/2006-03/canakkale.jpg)

Anafartalar Zaferi'nden sonra, Mustafa Kemal ismi herkes için kahraman anlamı taşıyordu. Çanakkale'de görev yapan Türk askeri için onun adı moral kaynağı ve cesaret demekti, Müttefik askerleri bile kim olduğunu bilmedikleri bu komutana övgüler diziyorlardı. Ian Hamilton bile günlüğüne, Türk askerinin çok iyi komuta edildiğini yazıyordu.
Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal ilk kez burada gösterdiği kahramanlıkla bir şiirde yerini alıyordu. Mehmet Emin Yurdakul Eylül 1915'de; yani muharebeler henüz bitmemiş iken; "Tan Sesleri" isimli ir şiir kitabı yayınlar. Bu kitapta "Ordunun Destanı" adlı ve 15 Eylül 1915 tarihini taşıyan uzun manzumede, ilk dörtlük:

"Ey bugüne şahit olan Sarphisarlar
Ey kahraman Mehmet Çavuş Siperleri
Ey Mustafa Kemal'lerin aziz yeri
Ey toprağı kanlı dağlar, yanık yerler"

Böylece Mustafa Kemal adı şiirle halka mal edilmektedir. Farklılığı vurgulanmaktadır.

Muharebeler sırasında yerli ve yabancı basının M. Kemal'e ilgisi yoğundur. 2'nci Anafartalar Zaferi'nden sonra çok artar ve devletin planlı heyetlerinin dışında M. Kemal ile doğrudan görüşebilmek için; 21 Ağustos'ta Polonyalı bir bayan gazeteci gelir ve 2 nci Anafartalar Zaferinin coşkusunu M. Kemal'le birlikte yaşar. 2 Eylül'de bir Alman gazeteci gelir. 8 Eylül'de Türkiye'nin ilk filmcisi Necati bey gelir ve 3 gün çekimler yapar. 10 Eylül'de Tanin yazarı Ekrem Bey, 21 Ekim'de Suriye yazar ve şairler heyeti gelir. Özetle şöyle diyebiliriz. Muharebeler sırasında o dönemin yazarları, çizerleri, ressam ve şairlerinin büyük bölümü; başarılarından dolayı M. Kemal ile tanışmak için cepheye gelmişler ve intibalarını halka aktarmışlardır. İşte bu aktarmaların sonunda M. Kemal, halkın ağzında efsanevi kahraman olur. Yakup Kadri, o günlerde duyduklarını "Atatürk" isimli eserinde şöyle anlatır:

"Bu genç kumandan, yanında bir avuç süngülü askerle, yerden, gökten, denizden gelen sürekli bir gülle, kurşun ve şarapnel sağanağının ortasında durmadan ileriye doğru atılıyor kollarıyla, kızgın boyunlarından yakalayıp denize yuvarlayacakmış gibi sıra sıra topları üstüne saldırıyor. Bu insan, ateşte yanmıyordu. Vücuduna kurşun işlemiyordu ve zırhlıların (savaş gemilerinin) attığı gülleler başının üstünden munisleşmiş, yırtıcı kuşlar gibi geçip gidiyordu"

Bu anlatım, Atatürk'ün tam bir masal kahramanı gibi algılandığını gösteriyor ki, o neslin de bir beklenti içinde olduğunu yine Yakup Kadri kitabının başlangıcında şöyle ifade eder.

"Bizim ilk gençlik yıllarımız bir milli kahramana hasretle geçti" der.

Atatürk'ün kazandığı bu haklı ün, Başkomutanlık'ta da etkisini gösterir. Muharebelerin ilk ayı sonunda başarılarından dolayı rütbesi albaylığa yükseltilir ve toplam 3 madalya ve 2 nişan verilir. Ayrıca kendisine iki önemli görev için tayin teklifi yapılır. İlki, Temmuz 1915 ortasında, Trablusgarb'e ordu komutanı yetkisiyle ve Tuğgeneral (Mirliva) rütbesi ile gitmek arzusunda olup olmadığı sorulur. İkincisi ise Anafartalar grup komutanı iken 1915 Ekim ayı başında, Irak Ordusu Komutanlığına tayin teklifidir. Bu görev çok daha büyük ve önemlidir.

Bu olaylar devleti yönetenlerin Atatürk'e bakış açısını sergilemektedir. Yani daha muharebeler sırasında, henüz zafere erişilmeden Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal tanınmış ve hakkı teslim edilmiştir.

Zaferden sonra ise Mustafa Kemal ismi, efsanevi bir kimlik kazanır, artık İstanbul'u Kurtaran Kahraman ünvanı ile anılır. Gazeteciler, yazarlar kendisiyle mülakat yaparlar. Halkın en büyük arzusu ise kendisini görmektir. 1916'nın ocak ayında 16'ncı kolordu komutanı olarak Edirne'ye girişinde halk sokaklara dökülür.

Atatürk'ün Çanakkale'de ve sonrasında Kurmay Başkanlığı'nı yapmış olan Orgeneral İzzettin Çalışlar, günlüğünde bu karşılanışı şöyle anlatır:

"28 Ocak 1916

...Yollar hıncahınç ahaliyle dolmuş, bütün mektepler karşılama için yerlerini almıştı. Şehir saray gibi donanmış, peş peşe zafer takları yapılmıştı. "Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Bey" yazılı levhalar asılmıştı...Edirne eşrafı, vilayet erkanı,konsoloslar hep oradaydılar...Bütün şehir, heyecan ve coşkulu sevinçle karşıladı. Çiçekler, buketler takdim ettiler. Alkışlar, her türlü nümayişler, tezahürat, her türlü tasavvurun üstündeydi..."

Görüldüğü gibi Atatürk'ün şöhreti, halkın kendisine layık gördüğü unvanlar, kendisine duyulan hayranlık o günlerde ortaya çıkmıştır. Sonradan yakıştırma değildir. Tarihte herhalde bir şehir halkı, hiçbir albayı bu şekilde karşılamamıştır. Albay Mustafa Kemal ne Edirne'nin fatihidir, ne de Edirne'yi düşmandan kurtarmıştır. Bunlara rağmen karşılanışın bir fatih'e yaraşır biçimde olduğunu anlıyoruz. Sebep, Çanakkale'de yaptıklarıdır. Yaptıkları ile kazanılan zaferdir. Türk milletine, iki yüz yıldır hasret kaldığı zafer coşkusunu tekrar tattırmasıdır. Bir büyük zafer armağan etmesidir.
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: shade - Haziran 23, 2008, 14:57:14
(http://img.takvim.com.tr/2008/05/02/im/AF558295FA34C64B9843F3AFb.jpg)

7 yaşında babasını kaybetti ve yetim kaldı
* 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşamaya başladı
* 10 yaşında yüzü kanlar içinde kalacak şekilde yeni okulundaki öğretmeninden dayak yedi
* 17 yaşında hayallerindeki okulun istediği bölümü için gerekli not ortalamasını tutturamadı
* 24 yaşında tutuklandı. Günlerce sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı
* 25 yaşında sürgüne gönderildi
* 27 yaşında kendisinden 1 yaş büyük bir meslektaşı kahraman ilan edilirken o hiç tanınmıyordu
* 30 yaşında kendisi başka şehirleri kurtarmaya çalışırken kendi doğduğu şehir düşmanların eline geçti
* 30 yaşında rakibi amiri oldu ve onu kendisinden uzaklaştırmak için fiilen işsiz kalacağı görevlere atadı
* 37 yaşında böbrek hastalığından böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay hasta ve yalnız halde yattı
* 37 yaşında komutan olarak yeni atandığı ordu dağıtıldı
* 38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevden atıldı. Hakkında tutuklama kararı çıkartıldı
* 38 yaşında bir toplantıda giyeceği tek bir sivil elbisesi bile yoktu. İhtiyaç duyunca bir başkasından satın aldı. Cebinde sadece 80 Lira'sı vardı
* 39 yaşında idam cezasına çarptırıldı
* 42 yaşında, aştığı engeller ve kazandığı savaşlarla Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu ve Cumhurbaşkanı oldu...


 :alks :alks :alks :alks
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: ozlemm - Temmuz 02, 2008, 08:01:03
 :alks :alks :alks :alks
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: Onur - Temmuz 02, 2008, 13:00:29
 Keşke hala yaşasaydı  :(

 :alks :alks :alks :alks :alks
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: shade - Kasım 11, 2008, 20:15:35
(http://www.ultraslan.com/images/Haberler/08-09/10Kasim.gif)
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: gizem316 - Kasım 21, 2008, 22:48:02
http://www.kadimdostlar.com/images/mustafa-kemal-ataturk.gif (http://www.kadimdostlar.com/images/mustafa-kemal-ataturk.gif)
Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: ESİN AVŞAR - Aralık 23, 2008, 09:38:12
 Mustafa Kemal Atatürk'ün Bursa Nutkunun metni  [değiştir]Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği![1]

Başlık: Ynt: ATATÜRK KÖŞESİ
Gönderen: shade - Temmuz 24, 2009, 08:48:16
ATATÜRK KAYALIKLARI İLGİ ODAĞI OLDU

Balıkesir’in Gömeç ilçesinde bulunan ‘Atatürk Kayalıkları’ yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor.
E-87 karayolunu kullanan çok sayıdaki sürücü Gömeç´de belediyenin oluşturduğu izleme noktasında mola vererek Atatürk Kayalıkları´nı hayranlıkla izliyor.

(http://www.karesitv.com/~kresiweb/23.07.2009/12.jpg)

Vatandaşlar kayalıkları çok ilginç bulduklarını belirtirken, izleme noktasında bulunan işletme sahibi Özcan Dağıstan’da, Atatürk Kayalıkları’nın bir doğa harikası olduğunu, herkesi burayı görmeye çağırdı